İstanbul'u fethetmek
için gereken şartlar Nihad Sami Banarlı,
"İstanbul'u almak için hem Türk, hem de Müslüman olmak lâzım. Onu da
Osmanlı Türkleri yaptı" derdi... Bugün Türkiye'nin değil, hemen
bütün dünyanın da en güzel şehri olan İstanbul'un Türkler tarafından
29 Mayıs 1453'te fethedilmesi olayı hemen bütün hıristiyan
dünyasının kin ve intikam duygularını üzerine çekmiştir. Fetihten
sonra devam eden Türk fetihlerinin devamlılğı da bütün Avrupa'yı
şaşkına ve paniğe sevketmiştir. Oysa yalnız İstanbul'un fethi olayı
bile tam 400 yıllık bir hazırlığı gerektirmiştir. Türkler 400 yıl
bir "Kızılelma" ülküsü olarak fetih için hazırlanmıştı. İstanbul'u
İslam orduları müteaddid kere kuşatmış fakat alamamışlardır. Eyüb
Sultan da bu kuşatmalar sırasında şehit olmuştur. Keza Kuman
Türkleri, Peçenekler de İstanbul'u kuşatmışlar ve onlar da
alamamışlardır. Rahmetli hocam Nihad Sami Banarlı derdi ki,
"İstanbul'u almak için hem Türk, hem de Müslüman olmak lâzımdı". Onu
da Osmanlı Türkleri yaptılar. FETHİN TARİHTEKİ ÖNEMİ İstanbul'un
fethine kadar bütün Avrupa ve genellikle dünya devletleri Osmanlı'ya
bir "Anadolu Beyliği" gözü ile bakıyorlardı. İstanbul'un fethi
Osmanlı'ya bir cihanşumul vizyon kazandırdı. İmparatorluğun yolunu
açmış oldu. Bundan sonradır ki, Fatih Sultan Mehmet'in durmadan
devam eden fetihleri ile Türkiye büyük ve cihangir bir devlet
durumuna gelmiştir. Çok kısa denilecek kadar bir zaman dilimi içinde
Fatih'den sonra gelen hükümdarlar da fetihlere devam etmişler ve
gözleri kamaştıran ihtişamda bir imparatorluk kurmuşlardır.
İstanbul'un fethi bütün ülkeleri korkutmuş, kıskandırmış ve telaşa
düşürmüştür. Fatih'in son seferine çıkarken Papalık hükümeti
tarafından ajan Maksimo Jocopo'ya zehirletilerek öldürülmesi de Türk
ordularının büyük ve emsalsiz dinamizmine engel olamamıştır. DÖRT
ASIR HAZIRLIK Türkler, 400 yıl bir "Kızılelma" ülküsü olarak fetih
için hazırlanmıştı. Bu hazırlık sürecinde İstanbul tam 4 kez
kuşatılmış, ancak alınamamıştı. Sonunda fetih Sultan Mehmet'e nasip
oldu.
İstanbul'un iki kurtuluşu İstanbul, Mustafa Kemal Paşa tarafından iki defa
kurtarılmıştı. Birincisi Çanakkale zaferiyle, ikincisi kurtuluş
savaşı ile. Her ikisinde de Mustafa Kemal Paşa vardı... VAHDETTİN'İN
SÖZÜ Çanakkale'deki Arıburnu ve Anafartalar Zaferi'nden sonra
İstanbul gazetelerinde Mustafa Kemal Paşa'nın fotoğrafıyla birlikte
şu başlık yayınlanmıştı: Mustafa Kemal; payitaht halaskârı... Söz,
Vahdettin'e aitti... Türk Milleti anavatanımız olan bu topraklarda
millî varlığını korumak ve devam ettirmek için bin yıldır çalışıyor.
Bu arada bütün Türk tarihinin devamı boyunca iki büyük tehlike ile
karşılaştık: Birincisi Çanakkale gerisindeki İstanbul, ikincisi ise
Sakarya gerisindeki Ankara'da yaşandı. Birincisinde Türk
imparatorluğunun başkenti tehlikede idi. İkincisinde bütün Türk
Milleti'nin hayatı tehlikede idi. Eğer -Allah korusun- Ankara düşse
idi bugün dünyamızda bir Türkiye mevcut olmayabilirdi. Her ikisinde
de Mustafa Kemal Atatürk'ün emeği ve alınteri vardır. PAYİTAHT
HALASKÂRI Çanakkale savaşlarının son döneminde İstanbul
gazetelerinde yayınlanan bir başlıktır ve sözün sahibi Türk-Osmanlı
devletinin son padişahı Mehmed Vahdeddin'dir. Anafartalar Grubu
kumandanı Mustafa Kemal'in İngilizler'in cepheyi yaracakları sırada
müdahale ederek bozgunun önünü alması üzerine söylenmiştir. Mustafa
Kemal Paşa orada, Çanakkale'de iki zafer kazanmıştır. Arıburnu ve
Anafartalar Zaferi. Her ikisi de Çanakkale savaşları tarihinde
önemli bir yeri olan zaferlerdir. Fakat onun esas ve İstanbul
konusundaki en büyük zaferi büyük Türk saldırı hareketinde ve
Başkumandanlık Meydan Savaşı'nın zaferle sona ermesinden sonra
yaşanan olaylardır. Çünkü, İstanbul'un esas elden gitmesi bu büyük
zaferden sonra yaşanan kritik günlerde kurtuluş ordusunun şahsında
önlenebilmiştir. İşgal altındaki İstanbul'da İngilizler ve
bağlaşıkları Boğazlar Bölgesi adı altında -Avrupa'da Danzik serbest
bölgesinde olduğu gibi- bir bağımsız devlet kurmak ve bu bölgeyi
İstanbul ile beraber yeni bir devlet haline getirmek emelinde
idiler. Hazırlıkları tamamdı. Fakat çok gizli tutulan büyük taarruz
başladığında Ankara'dakiler bu durumu biliyorlardı. Gizli
kaynaklardan haber almışlardı. Çok gizlice sürdürülen Türk saldırı
hareketinin hazırlıkları tamamlanmış va anî olarak başlamıştı. Zafer
kazanılmış ve iki koldan Türk ordusu hem Çanakale üzerine ve hem de
İzmit bölgesinden İstanbul üzerine ilerliyordu. İngilizler zamanında
davranarak İstanbul'a gerekli askeri kuvveti getirmeyi
başaramamışlardı. Trakya'daki Yunan kuvvetleri de istanbul'u bir
emrivaki ile ele geçirip Yunanistan'a bağlamak emelinde idiler.
Fakat çok anî ve kesin Türk zaferi bütün bu emellere set çekmiş
oluyordu. Bu konudaki kaynaklar İngiliz gizli belgelerinden alınarak
TTK tarafından "Belleten" adlı dergide yayınlanmıştır. Ayrıca David
Hotham'ın "Çanakkale Olayı" adıyla Türkçeye de çevrilerek Milliyet
Yayınları arasında yayınlanan eserde de konu enine-boyuna ele
alınarak bütün detayları ile işlenmiştir. Nerede ise bu defa
İngilizler ile Anadolu'da yeni bir savaşa tutuşuyorduk ki Mudanya
bırakışması ile sorun halledilmiştir. İstanbul'a gelince, barış
imzalanana kadar işgal altında kalacak ve bundan sonra tahliye
edilecekti. İstanbul kurtarılmıştı. Nitekim Yahya Kemal'in ünlü
şiiri "Yeniçeri'ye Gazel" de bu vesile ile yazılmış ve
yayınlanmıştır. İkinci bir başlığı "Kurtuluş Ordusu'nun Şahsında
İstanbul'u alan Yeniçeri'ye Gazel" adını taşımaktadır. Şu mısralar
işgal günlerinde Ayasofya'ya haç takılacağı konusunda ciddî
endişelere telmihtir: "Vur, deyri küfrün üstüne rekzi hilâl
için/Gelmiş o şehsüvar-ı cihangir aşkına" (-haçın yerine hilali
dikmek için gelen kahramanın aşkına vur!..." İSTANBUL'UN İŞGALİ- 8
Şubat 1919'da çekilen bu resim Müttefik kuvvetlerini General F.
d'Esperey komutasında Beyoğlu'ndan geçerken gösteriyor.
Fetih Marşı Yelkenler
biçilecek, yelkenler dikilecek; Dağlardan çekdiriler, kalyonlar
çekilecek. Fatih'in İstanbul'u fethettiği
yaştasın! Kelpetenlerle sürün dişleri sökülecek! Yürü: hâlâ ne
diye oyunda, oynaştasın? Sen de geçebilirsin yardan, anadan,
serden... Senin de destanını okuyalım ezberden... Haberin yok
gibidir taşıdığın değerden... Elde sensin, dilde sen; gönüldesin,
baştasın... Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın! Yüzüne
çarpmak gerek zamânenin fendini! Göster: kabarn sular nasıl yıkar
bendini! Küçük görme, hor görme -delikanlım- kendini! Şu kırık
âbideyi yükseltecek taştasın; Fâtih'in İstanbul'u fethettiği
yaştasın! Bu kitaplar Fâtih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır; Şu
mihrab Sinanüddin, şu miâre Sinan'dır; Haydi, Artık, uyuyan
destanını uyandır! Bilmem, neden gündelik işlerle
telâştasın... Kısım, sen de Fâtih'ler doğuracak
yaştasın!... Delikanlım, işaret aldığın gün
atandan Yürüyeceksin... millet yürüyecek arkandan! Sana selâm
getirdim Ulubatlı Hasan'dan... Sen ki burçlara bayrak olacak
kumaştasın; Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın! Bırak:
bozuk saatler yalan, yanlış işlesin! Çelebiler çekilip haremlerde
kışlasın! Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın... Yürü,
-hâlâ- ne diye, kendinle savaştasın? Fâtih'in İstanbul'u
fethettiği yaştasın Arif Nihat ASYA
Türk gençliğinin fetih andı 1953 yılında, Yunan Kralı Paul'un Türkiye'ye gelmesi
dolayısıyla o dönemin hükümeti fetih törenlerini pasifize etmişti.
Oysa, fethin 500'ncü yıldönümüydü. Durumu protesto eden gençler
Taksim Meydanı'nda, hep bir ağızdan şu andı içtiler. "Ey İstanbul'un
ve ülkelerin fatihi Sultan Mehmed Han, ey koca hakan! Ey Hazreti
Peygamberin methine lâyık, Türk milletinin şükranına ve dünyanın
hayranlığına mazhar büyük kumandan ve büyük insan Dehâ ve
kahramanlığının menkıbeleri tarihin sayfalarından taşan büyük
kahraman; senin mânevî huzurunda eğilip, en pahalı madenlerden daha
kıymetli olan sevgi ve şükranlarımızı mânevî huzuruna sunuyoruz.
Silâh ve şan-şeref sahibi arkadaşlarının torunları bugün senin büyük
zaferini kutluyoruz. Seni hep beraber anarak Türk gençliği olarak
and içiyoruz: Beşyüz yıldır Türk olan İstanbul, ebediyyen Türk
kalacaktır. Türk gençliğinden sana binlerce minnet ve şükran, ey
koca Türk!.."
Stefan Zweig 'Ayasofya
artık hilâlin avuçlarında' Sığındığı Arjantin'de karısı ile beraber
intihar eden ünlü Türk düşmanı Stefan Zweig, "İnsanlık Tarihinde
Yıldızın Parladığı Anlar" isimli kitabının "Bizans'ın Fethi"
bölümünde Türk zaferini bir türlü içine sindiremez. Bu bölümdeki
satırları bir zamanlar bütün Yunan okullarında çocukların
ezberlediği, derslerinde mistik bir heyecanla okudukları
satırlardır: "-Binlerce yıllık Justinyan Mabedi'nin kubbesinde,
bütün insanlığın ızdıraplarını kucaklamak için kollarını açan haç,
boğuk bir inilti kopararak yere kapanıyordu. Artık Ayasofya hilalın
avuçlarında bulunuyordu. Türkler haçın yerine hilalı dikmişlerdi.
Avrupalı hıristiyan ülkeler, bir an için Bizans'ın yardımına koşmayı
geciktirdiler. Fakat bütün dünya tarihinde kaçırılan bir tek
dakikanın binlerce yıl sonra da olsa geri geldiği görülmemiştir.
İstanbul'u alan Türkler coşan, taşan bir sel gibi Avrupa'ya
saldırdılar. Ve kısa bir sürede, baş döndürücü bir hızla Balkanları
alarak orta Avrupaya kadar fethettiler. Tek başına Viyana'yı bile
iki defa kuşatmakla Hıristiyanlığı gırtlağından yakalamışlardı..."
der. Napolyon'un da gözü İstanbul'daydı Fransız İmparatoru Napoleon:
"-İstanbul'a hakim olan, dünyaya hakim olur" der. Rus çarı ile olan
pazarlığından önce mareşallerine: "-Bütün mesele İstanbul kimin
olacak? sorusunun çözümüne bağlıdır" diyordu. Saint Helene
adasındaki sürgünlüğünde yazdığı hatıralarında da konuya değinerek:
"Eğer Akkâ Kalesi'nde Türkler'e yenilmeseydim, tarihin seyrini
değiştirecektim. Hedefim İstanbul'du. Buradan Türkler'i atıp
yerleşecektim" diye kaydeder. |
Türkiye'nin birliğine karşı büyük
tezgah
TÜSİAD'ın raporuyla aynı anda
Partilerarası Komisyon'un Anayasa'nın devletin dili ve egemenlik
bölümünde değişiklik hazırladığı açıklandı TÜSİAD, "Türkiye'de
Demokratikleşme Perspektifleri ve AB Kopenhag Siyasal Kriterleri"
başlıklı bir raporla Kürtçe eğitim ve dil tartışmasını yeniden
gündeme getirdi. Raporda, Anayasa'nın 3. maddesindeki "dili
Türkçedir" ifadesinin "Resmi dil Türkçedir" diye değiştirilmesi
istendi. TÜSİAD'ın raporu açıklaması ile birlikte, Partilerarası
Uzlaşma Alt Komisyonu'ndan da basına haber sızdırılarak, aynı
değişikliklerin öngörüldüğü bildirildi. Komisyonun, "egemenlik
kayıtsız şartsız Türk Milleti'ne aittir" ifadesine de, "Ulusal üstü
anlaşma hükümleri saklıdır" diye bir ek cümle getirdiği, öğrenildi.
TÜSİAD raporu ile uzlaşma komisyonu hazırlıklarının aynı anda
Türkiye gündemine getirilmesi de aynı merkezden hazırlanmış bir
büyük operasyon görüntüsü veriyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun "Ülkü, kültür ve dil birliği gibi ulus olma
özelliklerini yıpratmanın kimseye bir faydası yok" sözlerine,
basında sadece Akşam gazetesinin yer vermesi de dikkat çekti. Türk
Sanayicileri ve İşadamları Derneği raporunda, ana dille eğitim
konusunda devletin yükümlülükleri bulunduğu öne sürülerek "eğitim
hakkı'' kapsamında devletin ana dilde eğitime destek olması
gerektiği kaydedildi. Devletin bunu nasıl yapabileceği konusunda
örnekler de veren TÜSİAD, eğitim programı içinde seçmeli derslere
yer verilmesi, bazı kurs ve programların düzenlenmesi gibi yollar
gösterdi! AZINLIK HAKLARI Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Süheyl Batum tarafından hazırlanan raporda, 10
noktanın üzerinde durularak, Anayasa'dan Türk Ceza Kanunu'na kadar
bir çok yasa değişikliği istedi. TÜSİAD Siyasi Kriterler Çalışma
Grubu Başkanı Can Paker tarafından açıklanan bu 10 madde arasında,
"Kültürel Yaşam ve Bireysel Özgürlükler'' başlığı altında "ana dilde
eğitim ve TV-Radyo yayını alanındaki serbestliğin'' AB'ye üyelik
konusunda en temel kilometre taşlarından biri olduğu belirtildi
"Kültürel hakların iki önemli konusu ana dilde eğitim ve TV-radyo
yayınıdır'' denilen raporda, şöyle devam edildi: "Fransa gibi
'azınlık' kavramını benimsemeyen ülkelerde dahi farklı kültür ve
dillerin öğretilmesine, eğitim sisteminde resmi dilin kullanılması
anlayışını ortadan kaldırmayacak biçimde imkan tanınıyor. Ana dilde
eğitim konusunda, iki yönlü bir yükümlülük söz konusudur. Herşeyden
önce devlet, her türlü engelleyici ve kısıtlayıcı hukuksal
düzenlemeleri kaldırmak zorundadır. Ancak bunun yanı sıra 'eğitim
hakkı' kapsamında, bir de devletin talebe göre ana dilde eğitime
destek olması ve bizzat pozitif edinimlerde bulunması gerekmektedir.
Bu yükümlülük, yeni bir eğitim sisteminin zorunlu olarak getirilmesi
yönünde değil, ama en azından eğitim programının değiştirilmesi,
eğitim programı içinde seçimlik derslere yer verilmesi ya da gözetim
ve denetim altında bazı kurs ve programların düzenlenmesi biçiminde
gerçekleşebilir. Anayasa'nın 3'üncü maddesindeki 'dili Türkçedir' ve
42'inci maddedeki 'ana dilleri' kavramlarının 'resmi dil' olarak
değiştirilmek suretiyle korunması, ancak diğer Anayasal ve yasal
düzenlemelerin değiştirilmesi, 42'inci maddenin 9'uncu fıkrasında
'Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk
vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez'
hükmünün değiştirilmesi gerekmektedir.'' TÜSİAD Başkanı Tuncay
Özilhan'ın "Hür türlü baskıyı sürdürecek ve tepkilerimizi
göstereceğiz'' dediği konuların daha sonra, her biri ayrı ayrı ele
alınarak kamuoyu gündemine getirileceği açıklandı. Kopenhag siyasi
kriterlerinin, Ulusal Program'da yeterince kapsanmış olduğunu
göremediklerini belirten Özilhan, bütün bunların demokratik
standartların yükseltilmesi konusunda "siyasilerin inandırıcılığı ve
samimiyetine gölge düşürdüğünü'' savundu. LİDER HEGEMONYASI Raporun,
"Siyasi Partiler Kanunu' başlıklı bölümünde şu isteklere yer
veriliyor: "Siyasal partilerin iç işleyişlerinin demokratik esaslara
uygunluğunu sağlamak, lider hegemonyasının "parti yapısını'' ve
giderek siyasal sistemin işleyişini bozacak biçimde ortaya çıkışı
engellemek amacıyla, bazı değişiklikler yapılmalı. Siyasi partilerin
kuruluşu, faaliyetleri ve örgütlenmeleri ilgili düzenlemeler,
partilerin fikir özgürlükleri üzerindeki kısıtlamalar elden
geçirilmeli. Siyasi Partiler Kanunu'nun 'Siyasi partilerle ilgili
yasakları' düzenleyen 4'üncü kısmı ile 'Siyasi partilerin
kapatılmasını' düzenleyen 5'inci kısmı yeniden düzenlenmeli."
Egemenliğe el attılarTBMM Partilerarası Uzlaşma Alt Komisyonu, Anayasa'nın
değiştirilemeyecek ilkelerine el atmaya kalkıştığı gibi egemenliği
de sınırlama getirmeyi kararlaştırdı. MHP, Türkçe ile ilgili 3.
madde ve egemenlikle ilgili değişikliğe karşı çıktı. TBMM
Partilerarası Uzlaşma Alt Komisyonu, Anayasa'nın 51 maddesinin
değiştirilmesi konusunda uzlaşmaya varamadı. Bu konuda son kararı
esas komisyon verecek. Partiler, bazı maddelere çekince koydular.
Değişikliklerin en önemlileri arasında AB'ye uyum için hazırlanan
Ulusal Program'da öngörülen hedefler doğrultusunda, yeni hükümler
getirilmesi yer alıyor. Bu çerçevede Kürtçe eğitim ve yayına kapı
aralayan değişiklikler yapıldı. TÜSİAD'ın da istekleri arasında yer
alan değişiklik Anayasa'ya taşındı ve "Devletin dili Türkçedir''
ibaresi, "Resmi dil Türkçedir'' şeklinde değiştirildi. Ancak
Anayasa'ya göre, bu madde, "Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif
dahi edilemez'' hükmüyle güvence altına alınmış bulunuyor. Komisyon,
bu maddenin nasıl değiştirileceği konusunda hukukçulardan görüş
alınmasını kararlaştırdı! Erdoğan Teziç gibi hukukçular demagoji ile
Anayasa'nın 3, maddesinin değiştirilebileceğini savunmaya başladı.
Ayrıca MHP bu maddeye çekince koydu. AB'ye uyum çerçevesinde idam
cezası da Anayasa metninden çıkarıldı. Memurlara, toplu sözleşme ve
grev hakkı verildi. Meclis'in af çıkarma yetkisine sınırlandırıldı
ve kararın beşte üç çoğunlukla alınması zorunluluğu getirildi.
Cumhurbaşkanı'nın seçilme şekli ve yetkileri de yeniden düzenlendi.
Cumhurbaşkanlığına ikinci kez seçilme hakkı tanındı.
Cumhurbaşkanı'nın, res'en imzaladığı kararlar ve emirlere karşı
yargı yolu açıldı. Cumhurbaşkanı'nın, ülkeyi seçime götürme yetkisi
kaldırılırdı. Meclis'te 3'te 2 çoğunlukla anayasa değişikliği
yapılması durumunda Cumhurbaşkanı bunu referanduma götüremeyecek.
Metinde,MGK'nın yapısı ve kararlarının öncelikle dikkate alınması
hükümleri de yer aldı. Maliye ve Adalet Bakanları, MGK'nın doğal
üyesi olacaklar. MGK'nın kararlarının, Bakanlar Kurulu tarafından
öncelikle dikkate alınacağı hükmü yerine "Kararlar,
değerlendirilir'' hükmü getirildi. Neler
değiştirilmek isteniyorl Egemenlik
uluslarüstü anlaşmalar gerekçesiyle sınırlandırılacak
l Türkçe
sadece 'Resmi dil' olacak
l İdam cezası anayasadan çıkarılacak
l Cumhurbaşkanı, seçim kararı alamayacak
l Cumhurbaşkanı'nın
bazı kararlarına yargı yolu açılacak
l MGK'nın kararlarında
öncelik olmayacak
l MGK kararları, 'Dikkate' alınmayacak,
'Değerlendirilecek'
l Dokunulmazlıklar sınırlandırılacak
l
Milletvekilleri, özel iş ve ticaret yapamayacak
l Memurlara,
toplu sözleşme ve grev hakkı tanınacak
l Af kararı, TBMM üye
tamsayısının 5'te 3'ü ile alınabilecek.
l Aile, eşler arasında
eşitliğe dayanır'' hükmü getirildi.
l Hakim kararı olmadan
kimsenin üstü aranamayacak.
Haddini aştın Mustafa KOÇTÜSİAD toplantıında Mustafa Koç bir gazetecinin Kıbrıs ne
olacak sorusuna cevap vermekle kendini görevli hissetti ve "Kıbrıs
Türkiyesiz de olabilir" dedi! Koç'un bu tavrı, KKTC Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş'ın sık sık tekrarladığı "Kıbrıs Türkiyesiz, Türkiye
Kıbrıs'sız olmaaz" kabulünü ortadan kaldırmaya yönelik bir davranış
olarak da değerlendirildi. TÜSİAD'ın Türkiye Cumhuriyeti
anayasası'nın değiştirilemeyecek ilkelerinde değişiklik önermeye
cüret eden raporunun açıklanması sırasında Kıbrıs ile ilgili bir
skandal da yaşandı. TÜSİAD yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ve
diğer konuşmacılar AB'ye giriş şartlarından bahsederken, "AB'ye
girerken, şartlarımız olduğunu söyleme şansımız yok, bütün üyelerin
yaptığını yapacağız" gibi teslimiyetçi bir tavır sergiledikten sonra
bir gazeteci Kıbrıs konusunda ne düşünüldüğünü sordu. Soruyu kimin
cevaplayacağı konusunda TÜSİAD Başkanı ve diğer konuşmacılar
arasında kısa bir tartışma yaşandıktan sonra bu işi Mustafa Koç
üstlendi ve "Kıbrıs Türkiye'siz olabilir" dedi. Koç'un bu tavrı,
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın sık sık tekrarladığı "Kıbrıs
türkiyesiz, Türkiye Kıbrıs'sız olmaz3 kabulünü ortadan kaldırmaya
yönelik bir davranış olarak da değerlendirildi. Mustafa Koç'un bbası
Rahmi Koç da bir süre önce ?anlıufra'da yaptığı konuşmada "Bırakın
Türkiye'yi yabancı bir danışmana verelim, şirket gibi yönetsin"
demişti. rahmi Koç, getçiğimiz hafta, Kemal Derviş için, "Amerika
Kemal Derviş diye bir arkadaşı görevlendirdi. Bu sebeple onun
arkasındaadırlar" itirafında bulunmuş ve Derviş'in her dediğinin
yapılması gerektiğini belirtmişti. Rahmi Koç, Venizelos gemisinin
Karadeniz'de dolaşmasını sağlamış, gemi Odesa'dayken yapılan bir
toplantıda, "Boğazlar'da bir an önce panama ve Süveyş örneğine
geçilmesinde zaruret vardır" diyerek, Boğazlar'ı uluslar arası bir
komisyonun yönetmesi gerektiğini söylemişti. Bilindiği gibi Sevr'in
bir maddesi de Boğazlar'ın yönetiminin uluslararası bir komisyona
bırakılması şeklindeydi. Gemide açıklandığının aksine Karadeniz'in
çevre sorunlrı yerine "Ortodoks birliğine yönelik tehditler" ele
alınmıştı. Gemi Trabzon limanındayken dağıtılan haritalarda
Karadeniz Pontus yurdu olarak gösteriliyordu ve Programda "Pontia
dansı" vardı. Zamanın Trabzon Valisi Kemal Civelek bu soytarılığa
izin vermemişti. Geminin karadeniz'de dolaşmasına dönemin Dışişleri
Bakanı Tansu Çiller izin vermiş ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
de, Trabzon limanında 110 bin dolar tutan liman ücretinin
alınmamasını sağlamıştı. Gemiyi davet eden komitenin başında ise
İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu vardı...
15 köy halkı
MHP'de Yurdun birçok yerinde olduğu gibi
Erzurum'da da çeşitli partilerden istifa eden 500 vatandaş
kayıtlarını ÇAT İlçe teşkilatına yaptırdı. Yeni MHP'lilere rozetleri
törenle takıldı BÜYÜK HİZMET Törenle MHP saflarına katılan
vatandaşlar, bu partinin Çat'a Cumhuriyet tarihinde görülmemiş
hizmetler getirdiğini belirterek teşekkür ettiler. Yoksulluk ve
yolsuzlukla mücadelenin mimarı MHP Türk Milleti'nin takdirini
topluyor. Diğer siyasi partilerdeki erime hızla devam ederken tüm
yurtta olduğu gibi Çat'ta da MHP gücüne güç katıyor. MHP Çat İlçe
Başkanlığı binasında düzenlenen katılım törenine MHP Erzurum İl
Başkan Yardımcıları Selami Türkmen ve Necmettin Günek ve ilçe
başkanlarının yanısıra belediye başkanları ve çok sayıda parti
katıldı. Çeşitli siyasi partilerden istifa eden 15 köy ve mahalle
muhtarının yanısıra 500 vatandaşa üç hillali rozetleri Türkmen ve
Günek tarafından takıldı. "Bozkurtlar Yuvaya" sloganlarının atıldığı
törende bir konuşma yapan MHP Çat İlçe Başkanı Mustafa Polat,
MHP'nin her geçen gün gücüne güç kattığını belirterek, "Cumhuriyet
tarihinde görülmemiş hizmetleri Çat ilçemize getirmiş olmanın
mutluluğu içerisindeyiz. Bütün köylerimizin içme suyu, koy konağı ve
gerekli ihtiyaçları giderilmeye çalışılmıştır. Bütün bu
hizmetlerimizi gören köylerimizden büyük teveccüh görmekteyiz" dedi.
Bozkurtlar yuvaya döndü Çeşitli partilerden istifa ederek MHP çatısı
altında birleşen katılımcılar yuvaya katılmanın mutluluğunu
yaşadıklarını belirterek, "Bugüne bizlere birçok söz verildi.
Sıkıntılarımızı çözeceklerini söyleyen vekillerimizi ancak seçimden
seçime görüyorduk. Ama MHP'li vekillerimiz ve belediye başkanlarımız
sözlerini tek tek yerine getirdiler. Bir daha ki seçimde tek
başımıza iktidara geleceğiz" dediler.
Erzurum'da Birlik Gecesi Azmimizi kıramazlar Erzurum Sanayi Ülkü Ocakları tarafından
organize edilen "Birlik ve Beraberlik Gecesi" geçtiğimiz hafta
sonunda Sanayi Düğün Salonu'nda yapıldı. Ülkü Ocakları Erzurum İl
Başkanı Mehmet Karagöz, Kazımkarabekir Belediye Başkanı M.Lütfi Koç,
semt ocak başkanları ve çok sayıda ülkücü katıldı. Kuran'ı Kerim
okunmasıyla başlayan gecede bir konuşma yapan Sanayi Ülkü Ocakları
Başkanı Selçuk Koşkan, ülkücü hareketin fitne ve fesat fikirlerin
tehditi altında olduğunu söyleyerek "Hareketimiz, bu tür
olumsuzluklara her zaman karşı çıkmış ve mücadele etmiştir. Hiçbir
güç ve hiçbir kesim, azmimizi kıramayacak ve hareketimizi
engelleyemeyecektir. " dedi. Ülkü davası uğruna çok canlar feda
edildiğini hatırlatan Koşkan, ülkede milli birlik ve beraberliğin
sağlanması hususunda kendilerine düşen bütün görevleri yerine
getirmeye hazır olduklarını dile getirdi..
Vekiller, işçileri dinledi Beş saatlik toplantı sırasında MHP Milletvekilleri sadece
işçilerin değil, her kesimin sıkıntısının Hükümet tarafından
giderileceğini söylediler MHP İçel Milletvekilleri ve İl
Teşkilatı'nın katılımı ile Ülküm İşçiler Derneği İçel Şubesi'nde
tertiplenen 'İşçiler ve Milletvekilleri İstişare Toplantısı'nın
birincisi geçtiğimiz hafta yapıldı. Toplantıya, MHP İçel
Milletvekilleri Cahit Tekelioğlu, Hidayet Kılınç ve Yalçın Kaya, MHP
İçel İl Başkanı Mahmut Tat, Ülküm İşçiler Derneği İçel Şube Başkanı
Aydın Demir, il yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda işçi katıldı.
Toplantıda konuşan Demir, dernek üyesi işçilerin sıkıntılarını dile
getirdi. Demir, kuruluş amaçlarını ise şöyle açıkladı: "Kaynağını
Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletinden alan Türk
Milliyetçiliği ideolojisidir. Milli doktirin Dokuz Işık ile
devletimizi güçlü, sanayileşmiş, ilimde ve teknikte ilerlemiş,
müreffeh gelişmiş bir toplum haline getirmek için maddi ve manevi
kalkınma atılımlarını gerçekleştirmek ilkesiyle kurulmuştur
Üyelerimiz bu çatı altında faaliyetlerini sürdürürken, gerek siyasi,
gerek sendikal konularda bir çok engellerle karşı karşıya
kalmaktadır." MHP Milletvekilleri de, sıkıntıların tek tek
giderileceğini kaydederek, MHP'nin icraatları hakkında bilgi
verdiler.
Çukurova'da ülkücü coşkusu BÜYÜK
ŞÖLEN Adana Ülkü Ocakları'nın düzenlediği
'Sevdamız Büyük Türkiye' şöleni, çevredeki il ve ilçelerden gelen
yüzleerce ülkücü gencin katılımıyla muhteşem bir atmosfere büründü.
Şölende konuşanlar ülkücülerin geleceğin teminatı olduğunu
söylediler. Sevdamız Büyük Türkiye şöleni büyük bir coşkuyla
yaşandı. Binin üzerinde gencin katıldığı şölene, Osmaniye, Mersin,
Tarsus ve çevre ilçe ocaklarından gelen ülkücüler dtes katıldı.
Şölende gençkler sık sık "Adana ovası Bozkurtlar'ın yuvası"diye
slogan atarak, Adana'nın çok büyük bir gençlik potansiyeline sahip
olduğunugösterdiler. Şölene katılan genç sanatçı Kadir Turan'ın
söylediği birbirinden güzel ezgiler, geceye ayrı bir renk verdi.
Şölende konuşan Adana Ülkü Ocakları Ortaöğretim başkanlarından
Mustafa Eren, 21. yüzyılda hem eğitsel hem de teknik donanıma sahip
olduklarını anlattı.
Yolsuzlukla mücadele kampanyası MHP Fatih İlçe Teşkilatı'nca, "Yolsuzlukla mücadele için"
imza kampanyası başlatıldı. Fevzipaşa Caddesi'ndeki ilçe binasının
önünde başlatılan kampanyaya destek veren MHP İstanbul İl Başkanı
Hasan Hüseyin Ceylan, kampanyanın diğer ilçelerde de düzenleneceğini
söyledi. Ceylan, "Devletten ve milletten hortumlanan paralar geri
getirilecek, sorumluların mal varlıklarına el konulacak. MHP bu
siyasi iradeyi ortaya koymuştur."dedi. Fatih İlçe Başkanı Cafer
Yaylan ise, yolsuzlukla mücadelede ilk imzayı atan MHP İstanbul
Milletvekili Nazif Okumuş ve İl Başkanı Ceylan'ın yanısıra diğer
katılımcılara teşekkür ederek, "MHP'nin mimarı olduğu yolsuzluklarla
mücadelemiz sürecek" diye konuştu.
Seven'in amcası vefat etti MHP Ağrı Milletvekili Nidai Seven'in amcası Hacı Seven
Ağrı'nın Diyadin İlçesi'nde vefat etti. Diyadin Merkez Camii'nde
kılınan cenaze namazının ardından Seven Diyadin Şehir Mezarlığı'nda
defnedildi. 62 yaşında hayatını kaybeden Hacı Seven'in cenaze
törenine MHP Ağrı Milletvekili Nidai Seven, MHP Ağrı İl Başkanı
Yasin Yapıcı ve yönetim kurulu üyeleri, ilçe başkanları, ocak
başkanları ve belediye başkanlarının yanısıra çok sayıda vatandaş
katıldı. Milletvekili Nidai Seven, törenin ardından Ağrı'daki evine
gelerek taziyeleri kabul etti. Büyük Kurultay Yazı ailesi olarak
Hacı Seven'e Allah'tan rahmet, MHP Ağrı Milletvekili Nidai Seven ve
kederli ailesine sabır dileriz. |
Başkanlar
elele Kamuoyunda 'anlaşamıyorlar'
yönündeki söylentilere hedef olan Erzurum'un MHP'li belediye
başkanları, biraraya gelerek adeta düşman çatlattılar ORTAK HİZMET
MHP'li belediye başkanları birlikten güç doğar ilkesini hayata
geçirdiler ve hizmet verirken imkânlarını birbirlerinin emrine verme
kararı aldılar ve bu dayanışmanın herkese örnek olmasını temenni
ettiler. Samet ÖZÜNAL Kamuoyunda 'anlaşamıyorlar' yönündeki
söylentilere hedef olan Erzurum'un MHP'li belediye başkanları,
biraraya gelerek adeta düşman çatlattılar. Her hafta başında
biraraya gelerek istişare toplantısı yapan büyükşehir ve alt
belediye başkanları, geçtiğimiz hafta içerisinde de toplandı. Bugüne
kadar yapılan hizmetlerin bir değerlendirmesini yapan belediye
başkanları, son zamanlarda gündeme getirilen 'anlaşamıyorlar'
şeklindeki söylentilere de "Bu birlik ve beraberliği bozmaya
kimsenin gücü yetmez" diyerek cevap verdiler. İstişare toplantıları
ve yapılan hizmetler konusunda bir açıklama yapan Erzurum Büyükşehir
Belediye Başkanı Mahmut Uykusuz, her hafta başında toplanmalarının
asıl sebebinin, öncelikle yapılması gereken işlerin tespit edilmesi
olduğunu belirterek, "Belediyeler arasındaki uyumlu çalışma
sayesinde yapılan hizmetleri daha kısa sürede ve en iyi biçimde
tamamlıyoruz. Böylece Erzurum'un kalkınabilmesi ve hakettiği yere
ulaşabilmesi için daha çok iş yapabilmesi fırsatı buluyoruz"dedi.
HİZMET İÇİN GELDİK Yenişehir Belediye Başkanı İ. Hakkı Asiltürk de,
halka hizmet etmenin Hakk'a ibadet olduğuna dikkati çekerek, "Erzuum
halkı, büyük teveccüh göstererek bizleri belediye başkanı
seçmişlerdir. Bizim görevimiz ise gelecek seçimleri düşünmek değil,
onlara hizmet etmektir. Bu birlik ve beraberliğimiz sayesinde çok
yol aldık ve çok engel katettik. Gayretlerimiz sürecek ve Erzurum
halkı belediyecilik hizmetlerine doyacaktır." diye konuştu.
Kırka'nın kaderi de, çehresi de değişti Bor zengini Kırka beldesinde
havanın ısınmasıyla birlikte asfaltlama çalışmaları başladı.
Hizmette sınır yok Hasan ORHAN Eskişehir'in Seyitgazi İlçesine bağlı
Kırka Beldesi'nin MHP'li Belediye Başkanı Salih Yıldırım, 18 Nisan
seçimlerinin ardından Kırka'nın kaderiyle birlikte çehresininde
değiştiğini söyledi. Yıldırım, 2001 yılını halka hizmet yılı olarak
ilan ettiklerini ve Kırka'yı örnek belde haline getireceklerini
belirtti. Belde'nin yıllarca hizmet fakiri bırakıldığını vurgulayan
Başkan Yıldırım, "Seçim meydanlarında verdiğimiz hizmet sözünü tek
tek yerine getiriyoruz. Yapılan hizmetleri hiç bir ayrım yapmadan
her karışa sunuyoruz. Belediye olarak vatandaşın yanında olacağız
dedik ve kapımız herkese 24 saat açık" dedi. Belediye Başkanı Salih
Yıldırım çalışmalarla ilgili bilgi verdi.
Belediyemiz hizmet kapısı Sarılar Belediye Başkanı Nusret Altıok, görev yaptığı 18 yıl
boyunca işçi ve memur maaşlarını bir gün bile geciktirmeden
ödediğini belirterek, "?u an itibariyle Allah'a can borcumdan başka
borcum yok. Ayrıca bütçemizde hizmet yapacak kadar paramız var"
dedi. Belediye başkanlarının çoğunun bulundukları makamı hizmet
makamı yerine saltanat makamı olarak gördüklerini vurgulayan
Belediye Başkanı Altıok, "Bu nedenle saltanat yerine hizmet ön
planda tutulmalıdır. Hizmet için varız" dedi.
Selin yaraları sarılacak Asım ÇAPACI Geçtiğimiz hafta içerisinde sağnak yağmur ve
ardından yağan dolu Nevşehir merkeze bağlı Göre ve Kaymaklı
beldelerinde büyük çaplı zarara yol açtı.Göre ve Kaymaklı
kasabalarında özellikle buğday, patates ve üzüm ekili alanlarda
büyük çapta maddi hasar meydana geldi sebep oldu.Göre Kasabası
Belediye Başkanı Ali Kılıç, ekili alanların zarar gördüğünü,
çiftçinin mağduriyetinin giderilmesi için Ankara'ya başvurduklarını
söyledi.
'Güçlükleri
yeneceğiz' Gebze MHP Yenimahalle
Teşkilatı Kadın Kolları'nın tertiplediği "Tanışma ve Dayanışma"
toplantısına asenalar yoğun ilgi gösterdi. Toplantıya Gebze MHP İlçe
Teşkilatı ve Kadın Kolları yönetim kurulu üyelerinin yanısıra çok
sayıda asena katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan
Yenimahalle Kadın Kolları Teşkilatı Başkanı Fatma Küçükboy, ülkenin
çok hassas bir süreçten geçtiğini vurgulayarak, "Bu güçlükleri
atlatmak için tek yürek, tek bilek olmalıyız" dedi. Başkan Küçükboy,
bu tür etkinliklerin süreceğini belirterek, yapılan çalışmalar
hakkında bilgi verdi. Yenimahalle MHP Teşkilat Başkanı Hamza Polat
ise kadın kollarının düzenlediği etkinliklerin kendilerini
gururlandırdığını söyledi. Polat, Yenimahalle Teşkilatı olarak
çalışmalarını büyük titizlikle sürdürdüklerini belirtti.
MHP fırtınası Balıkesir MHP İl Teşkilatı başlatmış olduğu aylık çalışma
programlarını büyük bir titizlikle sürdürüyor. MHP Balıkesir İl
Başkanı Sıtkı ?eremetli, "Türkiye'ye ve yaşadığımız şehir
Balıkesir'e hizmet namus borcumuzdur" dedi. MHP Balıkesir İl Başkanı
Sıtkı ?eremetli, teşkilatın almış olduğu çalışma kararının yoğun bir
şekilde sürdüğünü belirterek, "Türkiye'ye ve yaşadığımız şehir
Balıkesir'e hizmet namus borcumuzdur" dedi. Aylık çalışma
programları düzenlediklerini ve alınan kararların büyük bir
titizlikle uygulandığını vurgulayan Başkan ?eremetli, "Her gün
mutlaka bir programımız oluyor. Bir tek boş günümüz yok.
Milletvekillerimiz,belediye başkanlarımız, il genel ve belediye
meclis üyelerimiz, ilçe başkanlarımız, yönetim kurulu üyelerimiz
aralıksız çalışmaları sürdürüyor. Aylık ilçe başkanları bölge
toplantıları düzenliyoruz. 40'a yakın belediye meclis üyemiz de İl
Merkezi'nde bir toplantı düzenliyor ve sıkıntılar tartışılıyor.
Kadın Kollarımız seminer çalışmalarının yanısıra aile toplantıları
düzenliyor. MHP Gençlik Kolları ve Balıkesir Ülkü Ocakları
tertipledikleri sosyal ve kültürel etkinliklerle vatandaşın
takdirini topluyor. Bütün teşkilatlarımızın kapısı 24 saat açık. Köy
ve ilçe ziyaretleri Milletvekillerimizle birlikte düzenlenerek
MHP'nin icraatları vatandaşlara aktarılıyor" dedi.
Niksar'da MHP birinci
parti Ömer BOSTANCI Niksar Belediye Başkanı Ahmet
Duran Ünverdi ise eli öpülesi annelerin emeklerinin öyle kolay kolay
ödenemeyeceğini belirterek, Türk kadınının fedakar ve vefakar
olduğunu söyledi. Sosyal ve kültürel faaliyetler çerçevesinde de 1.
parti olan Niksar MHP dur durak bilmeden çalışmalarını sürdürüyor.
İlçe Kadınlar Komisyonu'nun düzenlemiş olduğu "Anneler Günü"
programında vefakar ve fedakar Türk anneleri bir dizi etkinlikle
anıldı.Niksar Kadın Kolları Başkanı Semra Soydan, Türk anasının
dünden bugüne vefakar ve fedakarlığını anlattı. |
G.Doğu'da yabancı ajanlar cirit atıyor
Hassas bölgemiz, Türkiye'de görevli yabancı
diplomatların çok sık gidip kaldıkları yer haline geldi. Bölgede
ayrıca, ülkeleri adına çalıştıkları gözlenen 30'dan fazla yabancı
gazeteci de bulunuyor. Güneydoşu Anadolu Bölgesi'ne 2000 yılında
gelen yabancı diplomat ve gazeteci sayısı 1999 yılına göre üç kat
arttı. Ziyaretler en çok Diyarbakır'a yapıldı. Bölgedeki resmi
yetkililerin hazırladışı bildirilen bir rapora göre, 1999'da sadece
5 diplomatın ziyaret ettişi Diyarbakır'ı 2000 yılında Türkiye'de
görev yapan 40 yabancı diplomat ziyaret etti. 37 yapabncı
gazetecinin gittişi Diyarbakır'a ayrıca 27 resmi heyet geldi.
Diplomatların Diyarbakır'dan sonra Mardin'e de ilgi gösterdişi
bildirildi. 1999'da Mardin'i ziyaret eden diplomat sayısı 16 iken
200 yılında 41 diplomat geldi. Batman'a 45 heyet gitti. 2001 yılında
ise Diyarbakır'a 13 misyon temsilcisi, 33 yabancı gazeteci ve 8
yabancı heyet giderken, Batman'a 3 misyon temsilcisi 88 gazeteci 3
yabancı heyet uşradı. Ziyaretçilerin çoşunun ülkeleri adına
istihbarat topladışı, bazılarının açıktan propaganda yaptışı tespit
edildi.
Maaşının artırılmasına karşı çıktı
MHP'nin ilkeli, kararlı, çalışkan ve dürüst Belediye
Başkanları, halkın gönlünde taht kuruyor. Ankara'nın Evren ilçesi
Belediye Başkanı Mithat Keskin, Belediye Ençümeni tarafından alınan
maaş yükseltme kararına karşı çıktı. Encümen Başkan'ın 400 milyon
lira olan maaşını 600 milyon liraya çıkarmıştı. Keskin konuyla
ilgili olarak konuştu ve "Kaynak sıkıntısı çektişimiz bugünlerde
böyle bir kararın alınmaması lazımdı. Eski maaşımı almaya devam
edeceşim" dedi.
Pancar bedelleri
ödeniyor
Pancar üreticilerinin bekledişi 163 trilyon
liralık ürün bedeli alacakları ödenmeye başlandı. Ticaret ve Sanayi
Bakanı A.Kenan Tanrıkulu ekim döneminde üreticiden 15 milyon tona
yakın pancar alındışını ve toplam 525 trilyon lira tahakkuk
ettirildişini, ödemelerin aralıksız yapılacaşını söyledi. Bakan
Tanrıkulu hiçbir üreticinin maşdur bırakılmayacaşını da sözlerine
ekleyerek "Üreticiye daha iyi şartları saşlayacaşız " diye konuştu.
Rumlar'ı Türk korkusu sardı
Gizli rapor basına
sızdırıldı
Atina ve Rum Kesimi yönetimi
tarafından üretilen işrenç senaryolar basına sızdırıldı. Atina ve
Rum Kesimi'nin, Rumların AB'ye girişiöncesinde Türkiye'nin 'sıcak
bir kriz' çıkaracaşı endişesi taşıdışı iddia edildi. Atina'da
yayımlanan Elefteros Tipos gazetesi ve özel Flash radyosununun
internet sitesi, Yunanistan Dışişleri Bakanlışı tarafından
hazırlandışını iddia ettikleri bir rapordan alıntılar yayınladı.
Haberde, Yunan ve Rum Dışişleri ve Savunma Bakanlarının , Kıbrıs Rum
Yönetimi'nin AB sürecinin tamamlanması halinde , yaşanacak krizlerle
ilgili senaryoları incelemeye başladıkları belirtildi. Gazeteye
göre,Klarides, Yunanlı yetkililere, "Türkiye'nin Kıbrıs'ın (Rum
Kesmi) AB'ye üye olması halinde işgal altındaki toprakları ilhak
edeceşine ilişkin tehditlerinin ciddiye alınması gerektişini ve
Türkiye'nin Ege ya da Kıbrıs'ta sıcak bir olay çıkarmasının ihmal
dahilinde bulunduşunu söyledi. Gazete, Yunan ve Rum Dışişleri ve
Savunma Bakanlıklarının senaryoları inceleyeceklerini yazdı. Atina
ve Rum Kesimi'ni Yunan Dışişleri Bakanlışı tarafından hazırlanan
senaryolar korkutuyor.
KKTC'de hükümet arayışı
Ulusal Birlik Partisi'nin (UBP) Parti Meclisi, koalisyonu
devam ettirmeme kararı aldı. UDP Genel Başkanı ve Başbakan Derviş
Eroşlu, DP ile görüşeceklerini ve birlikte hükümet kurmanın
yollarını arayacaklarını belirtti. Eroşlu, Parti Meclisi'nin yeni
bur hükümet kurulması yönünde kendisine tam yetki verdişini söyledi.
Eroşlu,yeni bir oluşum için çalışmaya başlayacaklarını ve ülkeyi
hükümetsiz bırakmayacaklarını kaydetti. Demokrat Parti Genel Başkanı
Salih Coşar'ın kendisini ziyaret ettişini ve bir sohbet yaptıklarını
belirten Eroşlu, Coşar iule hükümet pazarlışına girmedişini, çünkü
pazarlışı yapacak ekibi henüz kuramadıklarını vurguladı. Eroşlu,DP
ile görüşeceklerini ve hükümet kormanın yollarını arayacaklarını
söyledi.
Karaborsacılara prim
verilmemeli
Savaş dönemlerinde
karaborsacılık yaparak zengin olanlar vardır. Toplumun çilesinden,
insanlışın içinde bulunduşu zorluklardan çıkar saşlamanın adıdır
karaborsa. Türkiye, bugün çeşitli sebeplerden dolayı başta ekonomik
olmak üzere pek çok sıkıntı içerisinde bulunuyor. Ülkenin içinde
bulunduşu bu zor durumu gizli emellerine ulaşmak için ranta
çevirmek, yani siyasi parti kurarak devletin icra organı olan
hükümeti ele geçirmek isteyen bir sürü zihniyet var ortalıkta.
Türkiye'deki krizi tarihi emellerinin rantına tebdil etmek isteyen
dış güçler ve onların topraklarımız üzerindeki temsilcileri de bu
zihniyetleri maddi ve manevi olarak desteklemekte. 1492'lerde
kılıcını kuşanıp gemilerine atlayanların Amerika kıtasında soluk
almaları ve ardından altın ve köle için yöre halkını katliama tabi
tutmaları misali bugün de cebine doları doldurup, beyinlerine
tarihteki hesaplaşmaları nakşedenler Türkiye'ye, Ankara'ya doşru
yola çıkmış bulunmakta, bu toprakların maddi ve kültür deşerlerini
talan etmekteler. Onların dün Amerika yerlilerine, Asya ve Afrika
milletlerine reva gördüklerini bilmeyen içimizdeki "devletçileri"
ise onlarla birlikte kendi deşerlerine kılıç sallamayı
entelektüellişin, aydın olmanın bir gereşi zannetmekte. Bu böyle
gitmemeli. Millet uyanmalı, millet uyandırılmalı. Hiçkimse
insanlışın ortak malı olan bilgiye, teknolojiye, hukukun
evrensellişine karşı deşil. Ama, paramız ve ürünlerimiz Türkiye'de
cirit atsın diyenlerin Türk işçilerini Avrupa'ya sokmamalarının
arkasındaki gerçeşi ve Çeçenistan'daki Rus katliamına ses
çıkartmayan AB'nin Türkiye'ye ikide bir "işkenceci" demesindeki
şifreyi bu topraşın insanı idrak etmek zorunda. Karaborsacılara prim
verilmemeli vesselâm.
Teknik Liseliler' müjde...
Meslek ve Teknik Lise mezunlarının aynı daldaki meslek
yüksekokullarına sınavsız girmelerine imkân tanıyan yasa tasarısı
Meclis komisyonundan geçti.Tasarı Meclis Genel Kurulu'nda
görüşülerek karara bağlanacak.
Rusya'dan
sıcak mesaj Dışişleri Bakan
Yardımcısı "Bakü-Ceyhan Hattı'na karşı değiliz" dedi MOSKOVA- Rusya
Türkiye'ye, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının inşaatına
katılmaya hazır olduğunu bildirdi. Rusya'da düzenlenen ve iki
ülkenin ekonomiyi politikalarında güncel sorunların tartdışıldığı
seminerde Türkiye'de, Boğazlar'da petrol tankeri trafiğini
arttırmaya hazırlanan Rusya'ya, "Boğazlar'da bir kaza olduğunda
tanker geçişin devam edebileceği konusunda güvence veremeyiz"
mesajını verdi. Seminerin 'Türkiye-Rusya Ekonomik İlişkilerin
Geleceği' başlıklı kapanış oturumunda, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Büyükelçi Mithat Balkan ve Rusya Dışişleri Bakan
Yardımcısı İvan İvanov birer konuşma yaptı. İvanov, "Rusya'nın
Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattına karşı olduğu" iddialarının
"asılsız" olduğunu belirterek "Biz yalnızca onun ekonomik olacağına
inanmıyoruz, o kadar" dedi. İvanov, sözlerini şöyle sürdürdü: ORTAK
OLABİLİRİZ "İstiyorsanız inşaatına devam ediniz. Bizim inşaat
firmalarımızın da katılmasını isterseniz, onlar da katılacak. Ancak
maalesef inşaatta ihale süresi bir ay olarak ilan edildi. Çok kısa
bir süre. Boru hatları inşaatları yapan en büyük firmamız inşaata
katılmaya hazır. Hiçbir politik şart da ileri sürmeyeceğiz"
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre Türkiye de bu ülkeyi
ihaleye katılmaya davet etti. Büyükelçi Balkan ise konuşmasında
şunları söyledi: "Detay mühendislik çalışmasının maliyeti de 150
milyon dolar. Şirketler, hattın ekonomik olmayacağına inansalar bu
parayı sokağa atarlar mıydı?" BOĞAZLARIN FARKINDAYIZ İvanov
konuşmasında, Tengiz-Novorossisk petrol boru hattının devreye
girmesiyle Boğazlar'daki tanker trafiğinin artacağının farkında
olduklarını belirterek "Belirli teknik sorunlar elbette ortaya
çıkacak, ancak Türkiye Boğazlar'dan serbest geçişi düzenleyen
uluslararası anlaşma ve normlara da uymalı" dedi. Büyükelçi
Balkan'ın, İvanov'un sözlerine cevabı ise şu oldu: "12 milyonluk bir
kent olan, binlerce yıllık tarihe sahip İstanbul için kabul
edilebilir kaza riski sıfırdır. Riskin, örneğin yüzde 20'lerden
yüzde 10'lara düşürülmesi gibi bir şey olamaz. Risk sıfır olmalıdır.
Yarın öbür gün bir tanker kazası olursa, biz artık oradan petrol
tankeri trafiğinin devam edebileceği konusunda kimseye güvence
veremeyiz." Bölgesel diğer konuların da ele alındığı seminerde
konuşan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı İvanov, Güney Kafkasya'daki
(Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan) problemlerinin çözülmesi
sürecinde Rusya'nın Türkiye'ye önem verdiğini söyledi. İvanov,
"Ülkelerimiz arasında Kafkasya'da işbirliği yapılmasının temeli yok
değildir, vardır" ifadesini kullandı.
Nazarbayev: Ermenistan'la sorun
yok ERİVAN- Bazı görüşmelerde bulunmak üzere geçen
hafta Ermenistan'ı ziyaret eden Kazakistan Devlet Bakanı Nursultan
Nazarbayev, "Ermenistan'la ilişkilerimizde herhangi bir sorun yok"
dedi. Nazarbayev, Koçaryan ile bölgedeki son gelişmeleri ve
tarafların izlediği uluslararası siyaseti değerlendirdiklerini
kaydetti. Karabağ sorununun çözümlenmesi halinde Ermenistan ile
Hazar Denizi üzerinden ticaret yapabileceklerini söyleyen
Nazarbayev; Kazakistan-Ermenistan arasında kurulması planlanan henüz
oluşum aşamasındaki hükümetlerarası komisyonun, iki ülke
ilişkilerini ticari anlamda geliştireceğini kaydetti. Koçaryan ile
Nazarbayev, görüşmelerin ardından, iki ülke işbirliğini öngören bir
dizi protokole de imza attı.
Türkistan İslâm Partisi kuruldu
PEŞAVER- Özbekistan yönetimine karşı mücadele eden
Özbekistan İslâmî Hareketi'nin lideri Cuma Namangani, yeni bir
siyasi parti kurdu. Namangani, Afganistan'da "Hizb-i İslâmi
Türkistan" Türkistan İslâm Partisi (TİP) adı altında yeni bir parti
kurduğunu önceki gün ilan etti. Pakistan'ın Peşaver şehrinde
İngilizce yayınlanan "Dawn" gazetesi, Namangani'nin kurduğu yeni
partinin hedefinin, Orta Asya'daki tüm Türk bölgelerine yayılmak
olduğunu belirtti. Haberde bu bölgelerin Özbekistan, Tacikistan,
Kırgızistan ve Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistan'dan
oluştuğu bildirildi.
Yakutistan'ı sel aldı Rusya'ya bağlı özerk Türk cumhuriyetlerinden Yakutistan
(Saha) Cumhuriyeti'nde yaşanan sel felâketi etkisini sürdürüyor.
Baharın gelmesiyle eriyen kar sularını taşıyan Lena Nehri'nin kuzey
kesimini buz kütlelerinin tıkanmasıyla yükselen sular Lensk ve
Olekminsk'in ardından cumhuriyetin başkenti Yakutsk'u da kapladı.
Sel felâketinin salgın hastalıklara sebep olmasından korkularken,
gıda depolarının sel altında kalması sebebiyle sele maruz kalan
kentlerde yiyecek sıkıntısının başgösterdiği belirtiliyor. Tamamen
sular altında kalan Lensk şehrindeki binalar oturulamaz hale
gelirken, kenti teslim alan suların 10 metreyi bulduğu belirtiliyor.
Sel felaketinden etkilenen halk ise, çevre şehirlerdeki okullarda
ağırlanıyor. 1968, 1998 ve 1999 yıllarında da benzer sel felaketine
maruz kalan Yakutistan'ın Lensk, Tabaga, Kangalaskiy, Jatay, Namskiy
adlı kentlerinde bu sene yaşanan felaketin boyutlarının daha büyük
olduğu kaydediliyor. Yetkililer, bu yıl kışın uzun sürmesi ile
sertleşen ve kalınlığı 3 metreyi geçen buzların nehrin önünü tıkayıp
akıntıya izin vermemesinin, nehir sularının geri tepmesine ve nehir
yatağından suların taşmasına sebep olduğunu belirttiler.
AVRUPA'DAN TİKSİNİYOR Mozaik de neymiş? İngiltere'nin eski başbakanlarından
Marqaret Tatcher Avrupa'ya ve Avrupa Birliği'ne verdi, veriştirdi.
Avrupa para birimine geçmenin bağımsızlıktan vazgeçmek demek
olduğunu söyleyen Tatcher "Çok kültürlü toplum asla birleşik bir
toplum olamaz" dedi. LONDRA-Eski Muhafazakâr Parti Başkanı ve eski
Başbakan Marqaret Tahatcher, Avrupa'yı ve Avrupa Birliği'ni ağır bir
dille eleştirdi. Demir Lady lakabıyla tanınan Tahtcher, iktidardaki
İşçi Partisi'nin AB ortak para birimi euroya geçme eğilimini topa
tutarken "Euroya geçmek bağımsızlıktan vazgeçmektir" dedi.
Tahatcher, Daily Mail'e verdiği demecinde, "Tüm yaşamım boyunca
sorunlarımızın, savaşlarımızın Avrupa kıtasından geldiğini gördüm.
Dünyanın İngilizce konuşan halklarının özgürlüğün öncülüğünü
yaptığını gördüm" ifadesiyle yetinmeyip, 'çok kültürlü toplum'u
eleştirdi. "Rengi ve etnik köküne bakmadan herkese fırsat sunan bir
toplum istiyorum" diyen Tahatcher, "Ama buna çokkültürlü toplum
demesinler. Bu laftan nefret ediyorum. Kültürden daha önemli bir şey
var, özgürlük inancı. Çokkültürlü toplum, asla birleşik bir toplum
olamaz" ifadesini kullandı. Britanya'nın Avrupa'nın içine çekileceği
düşüncesinin kendisinde tiksinti uyandırdığını ve son nefesine dek
bununla savaşacağını söyleleyen 75 yaşındaki Demir Lady, euro'ya
geçmenin bağımsızlıktan vazgeçmek olduğunu savundu. Demir Lady,
kanında sosyalistlik bulunduğunu ve Tahatcher geleneğini yeterince
yürütemediğini söyleyerek Başbakan Blair'e çatıp, ABD'yi de
İspanyolcayı ikinci resmi dil kabul ettiği için, "Ulusal birliğin
baltalanması tehlikesini göze almış oldular" sözleriyle eleştirdi.
Elçilik binasını satmış TAYLAND'ın Hollanda eski büyükelçisi Pachaya
Davi Tavedikul'un elçilik binasını 3.5 milyon florine (1.5 trilyon
lira) sattığı ortaya çıktı. Ülkede 1996-99 yılları arasında görev
yapan Tavedikul, aynı yıl görevden alınmıştı. Tayland'da büyük krize
sebep olan skandal, "yeni mülk" sahibinin binaya yerleşmek
istemesiyle ortaya çıktı. Bir işadamına satılan binanın,
Amsterdam'ın ünlü Laan Copes van Catenburch caddesinde olduğu
açıklandı. Eski büyükelçi ise kendisini "Flemenkçe bilmediğim için
önüme uzatılan satış sözleşmesinin altına bilmeden imza atmış
olmalıyım" diyerek savundu. Tayland hükümeti ise resmi
açıklamasında, büyükelçinin kendilerini uluslararası platformda
"rezil ettiğini" ifade etti. Tavedikul, hayat boyu devlet memurluğu
yapabilme ve tüm ekeklilik haklarından yoksun bırakıldı.
Makedonya Türkleri dışlanıyor ERDOĞAN SARAÇ UYARDI Makedonya Türk
Demokratik Partisi Yönetim Kurulu bir bildiri yayınlayarak, Türkiye
aktif rol almadığı takdirde, Makedonya Türkleri'nin asimilasyon ve
göç sürecinin önüne geçilemeyeceğini bildirdi OHRİ- Makedonya Türk
Demokratik (TDP) Yönetim Kurulu, ülkedeki son durumun yanı sıra ocak
ayında yapılması öngörülen parlamento seçimlerini ve seçim yasasını
değerlendirdi. Ohri kentinde önceki hafta yapılan toplantıda, Genel
Başkan Erdoğan Saraç, partinin çalışmalarını değerlendirdi ve
parlamentoda temsil edilen partilerin yetkilileri, Dışişleri Bakanı
İsmail Cem ve AB temsilcileriyle yaptığı görüşmeler hakkında bilgi
verdi. Parti yönetim kurulunun 4 saat süren toplantısında,
parlamentoda bulunan partilerden oluşan geniş tabanlı hükümete
destek verilirken ülkenin istikrarına ilişkin danışmalarda Türkleri
dışlama çabalarının esefle karşılandığını belirtti ve "Türklere
yalnızca seçimlerde değer verilmesinin kabul edilmez olduğu"
kaydedildi. Parti yönetim kurulu, 'uluslararası camianın, özellikle
AB'nin, Makedonya Türklerine karşı çifte standartının kesinlikle
Avrupa demokrasi anlayışıyla bağdşmadığını' bildirdi. Türkiye'nin
Kosova'da yapılan hatalara ve Makedonya'da Türklerin dışlanması
çabalarına kesinlikle seyirci kalmayacağını bildiren TDP Yönetim
Kurulu, "Türkiye aktif rol almadığı takdirde asimilasyon ve güç
süreçlerinin önüne geçilemeyeceğini, yeni bir zaafla karşı karşıya
kalınacağını dile getirdi. TDP, Türkler için önümüzdeki dönemde 'iki
büyük sınav' olarak kabul edilen nüfus sayımı ve genel seçimlerin
başarılı geçmesi için Türkler arasında ulusal mutabakatın
sağlanmasına yönelik faaliyetlere hız verilmesini kararlaştırdı.
Toplantı sonunda, boş olan iki yönetim kurulu üyeliğine,
oybirliğiyle Bedri Seyfullah ve Engin Musli seçildi.
Arafat Paris'te çözüm
arıyor Filistin lideri Yaser Arafat,
Fransız yetkililerle temaslarda bulunmak üzere geldiği Paris'te,
Ortadoğu konusunda mümkün olan en kısa zamanda müzakere masasına
dönülmesi çağrısında bulundu. Arafat, Fransa Başbakanı Lionel Jospin
ile yaklaşık yarım saat süren bir görüşmeden sonra yaptığı
açıklamada, askeri tırmanışın durdurulması için her düzeyde
yapılacakların öneminin altını çizdiklerini söyledi. Ortadoğu turu
kapsamında İsrail'e gelen AB Savunma ve Dış Politika Yüksek
Temsilcisi Javier Solona'yı kabul eden İsrail Başbakanı Ariel Şaron
da barış havariliğine soyunarak "Siz ve çalışma arkadaşlarınızın
Arafat'ın ateşkes ilan etmesi için elinizden geleni yapacağına
emenim" dedi. Beyaz Saray sözcüsü Ari Fleischer ise Arafat ile
Şaron'un, Ortadoğu Araştırma Komisyonu'nun raporunu uygulamak için
ABD ile birlikte çalışma sözü verdiklerini açıkladı. Arafat'ın Bush
ile telefon görüşmesinde ABD'den İsrail saldırılarını durdurmasını
istediği belirtildi.
Hayret... Avrupa rumlara ceza verdi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM),
Kıbrıslı 9 Türk'ün açtığı davada Rum Kesimi'ni suçlu bularak, maddi
tazminat ödemeye mahkum etti. AİHM, Rum Kesimi'nin İlker Denizci,
Aziz Merhoca, Hüseyin Mavideniz, Yılmaz Mavideniz, Doğan Davulcular,
Hasan Merthoca, Erbay Kaptanoğlu, Taşer Ali Kısmir, Rebiye
Tufansoy'a, her biri için 25 bin Kıbrıs lirası ödenmesini
kararlaştırdı. Mahkeme, Rum Kesimi'nin, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin kötü muamele ve işkencenin önlenmesi ile ilgili
3'üncü maddesi, özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5'inci maddesi
ve serbest dolaşım hakkıyla ilgili 4 numaralı protokolün 2.
maddesini ihlal ettiği görüşüne vardı. AİHM'ye 1994'te başvuran
Kıbrıslı Türkler, Rum Kesimi'nde yaşarken polis tarafından gözaltına
alındıklarını ve kötü muameleye tabi tutulduklarını belirterek,
KKTC'ye zorla sınırdışı edildiklerini bildirmişlerdi.
|