İstanbul'u fethetmek için gereken şartlar
Nihad Sami Banarlı, "İstanbul'u almak için hem Türk, hem de Müslüman olmak lâzım. Onu da Osmanlı Türkleri yaptı" derdi... Bugün Türkiye'nin değil, hemen bütün dünyanın da en güzel şehri olan İstanbul'un Türkler tarafından 29 Mayıs 1453'te fethedilmesi olayı hemen bütün hıristiyan dünyasının kin ve intikam duygularını üzerine çekmiştir. Fetihten sonra devam eden Türk fetihlerinin devamlılğı da bütün Avrupa'yı şaşkına ve paniğe sevketmiştir. Oysa yalnız İstanbul'un fethi olayı bile tam 400 yıllık bir hazırlığı gerektirmiştir. Türkler 400 yıl bir "Kızılelma" ülküsü olarak fetih için hazırlanmıştı. İstanbul'u İslam orduları müteaddid kere kuşatmış fakat alamamışlardır. Eyüb Sultan da bu kuşatmalar sırasında şehit olmuştur. Keza Kuman Türkleri, Peçenekler de İstanbul'u kuşatmışlar ve onlar da alamamışlardır. Rahmetli hocam Nihad Sami Banarlı derdi ki, "İstanbul'u almak için hem Türk, hem de Müslüman olmak lâzımdı". Onu da Osmanlı Türkleri yaptılar. FETHİN TARİHTEKİ ÖNEMİ İstanbul'un fethine kadar bütün Avrupa ve genellikle dünya devletleri Osmanlı'ya bir "Anadolu Beyliği" gözü ile bakıyorlardı. İstanbul'un fethi Osmanlı'ya bir cihanşumul vizyon kazandırdı. İmparatorluğun yolunu açmış oldu. Bundan sonradır ki, Fatih Sultan Mehmet'in durmadan devam eden fetihleri ile Türkiye büyük ve cihangir bir devlet durumuna gelmiştir. Çok kısa denilecek kadar bir zaman dilimi içinde Fatih'den sonra gelen hükümdarlar da fetihlere devam etmişler ve gözleri kamaştıran ihtişamda bir imparatorluk kurmuşlardır. İstanbul'un fethi bütün ülkeleri korkutmuş, kıskandırmış ve telaşa düşürmüştür. Fatih'in son seferine çıkarken Papalık hükümeti tarafından ajan Maksimo Jocopo'ya zehirletilerek öldürülmesi de Türk ordularının büyük ve emsalsiz dinamizmine engel olamamıştır. DÖRT ASIR HAZIRLIK Türkler, 400 yıl bir "Kızılelma" ülküsü olarak fetih için hazırlanmıştı. Bu hazırlık sürecinde İstanbul tam 4 kez kuşatılmış, ancak alınamamıştı. Sonunda fetih Sultan Mehmet'e nasip oldu.
İstanbul'un iki kurtuluşu
İstanbul, Mustafa Kemal Paşa tarafından iki defa kurtarılmıştı. Birincisi Çanakkale zaferiyle, ikincisi kurtuluş savaşı ile. Her ikisinde de Mustafa Kemal Paşa vardı... VAHDETTİN'İN SÖZÜ Çanakkale'deki Arıburnu ve Anafartalar Zaferi'nden sonra İstanbul gazetelerinde Mustafa Kemal Paşa'nın fotoğrafıyla birlikte şu başlık yayınlanmıştı: Mustafa Kemal; payitaht halaskârı... Söz, Vahdettin'e aitti... Türk Milleti anavatanımız olan bu topraklarda millî varlığını korumak ve devam ettirmek için bin yıldır çalışıyor. Bu arada bütün Türk tarihinin devamı boyunca iki büyük tehlike ile karşılaştık: Birincisi Çanakkale gerisindeki İstanbul, ikincisi ise Sakarya gerisindeki Ankara'da yaşandı. Birincisinde Türk imparatorluğunun başkenti tehlikede idi. İkincisinde bütün Türk Milleti'nin hayatı tehlikede idi. Eğer -Allah korusun- Ankara düşse idi bugün dünyamızda bir Türkiye mevcut olmayabilirdi. Her ikisinde de Mustafa Kemal Atatürk'ün emeği ve alınteri vardır. PAYİTAHT HALASKÂRI Çanakkale savaşlarının son döneminde İstanbul gazetelerinde yayınlanan bir başlıktır ve sözün sahibi Türk-Osmanlı devletinin son padişahı Mehmed Vahdeddin'dir. Anafartalar Grubu kumandanı Mustafa Kemal'in İngilizler'in cepheyi yaracakları sırada müdahale ederek bozgunun önünü alması üzerine söylenmiştir. Mustafa Kemal Paşa orada, Çanakkale'de iki zafer kazanmıştır. Arıburnu ve Anafartalar Zaferi. Her ikisi de Çanakkale savaşları tarihinde önemli bir yeri olan zaferlerdir. Fakat onun esas ve İstanbul konusundaki en büyük zaferi büyük Türk saldırı hareketinde ve Başkumandanlık Meydan Savaşı'nın zaferle sona ermesinden sonra yaşanan olaylardır. Çünkü, İstanbul'un esas elden gitmesi bu büyük zaferden sonra yaşanan kritik günlerde kurtuluş ordusunun şahsında önlenebilmiştir. İşgal altındaki İstanbul'da İngilizler ve bağlaşıkları Boğazlar Bölgesi adı altında -Avrupa'da Danzik serbest bölgesinde olduğu gibi- bir bağımsız devlet kurmak ve bu bölgeyi İstanbul ile beraber yeni bir devlet haline getirmek emelinde idiler. Hazırlıkları tamamdı. Fakat çok gizli tutulan büyük taarruz başladığında Ankara'dakiler bu durumu biliyorlardı. Gizli kaynaklardan haber almışlardı. Çok gizlice sürdürülen Türk saldırı hareketinin hazırlıkları tamamlanmış va anî olarak başlamıştı. Zafer kazanılmış ve iki koldan Türk ordusu hem Çanakale üzerine ve hem de İzmit bölgesinden İstanbul üzerine ilerliyordu. İngilizler zamanında davranarak İstanbul'a gerekli askeri kuvveti getirmeyi başaramamışlardı. Trakya'daki Yunan kuvvetleri de istanbul'u bir emrivaki ile ele geçirip Yunanistan'a bağlamak emelinde idiler. Fakat çok anî ve kesin Türk zaferi bütün bu emellere set çekmiş oluyordu. Bu konudaki kaynaklar İngiliz gizli belgelerinden alınarak TTK tarafından "Belleten" adlı dergide yayınlanmıştır. Ayrıca David Hotham'ın "Çanakkale Olayı" adıyla Türkçeye de çevrilerek Milliyet Yayınları arasında yayınlanan eserde de konu enine-boyuna ele alınarak bütün detayları ile işlenmiştir. Nerede ise bu defa İngilizler ile Anadolu'da yeni bir savaşa tutuşuyorduk ki Mudanya bırakışması ile sorun halledilmiştir. İstanbul'a gelince, barış imzalanana kadar işgal altında kalacak ve bundan sonra tahliye edilecekti. İstanbul kurtarılmıştı. Nitekim Yahya Kemal'in ünlü şiiri "Yeniçeri'ye Gazel" de bu vesile ile yazılmış ve yayınlanmıştır. İkinci bir başlığı "Kurtuluş Ordusu'nun Şahsında İstanbul'u alan Yeniçeri'ye Gazel" adını taşımaktadır. Şu mısralar işgal günlerinde Ayasofya'ya haç takılacağı konusunda ciddî endişelere telmihtir: "Vur, deyri küfrün üstüne rekzi hilâl için/Gelmiş o şehsüvar-ı cihangir aşkına" (-haçın yerine hilali dikmek için gelen kahramanın aşkına vur!..." İSTANBUL'UN İŞGALİ- 8 Şubat 1919'da çekilen bu resim Müttefik kuvvetlerini General F. d'Esperey komutasında Beyoğlu'ndan geçerken gösteriyor.
Fetih Marşı
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çekdiriler, kalyonlar çekilecek.
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Kelpetenlerle sürün dişleri sökülecek!
Yürü: hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden...
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...
Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın...
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Yüzüne çarpmak gerek zamânenin fendini!
Göster: kabarn sular nasıl yıkar bendini!
Küçük görme, hor görme -delikanlım- kendini!
Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Bu kitaplar Fâtih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır;
Şu mihrab Sinanüddin, şu miâre Sinan'dır;
Haydi, Artık, uyuyan destanını uyandır!
Bilmem, neden gündelik işlerle telâştasın...
Kısım, sen de Fâtih'ler doğuracak yaştasın!...
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... millet yürüyecek arkandan!
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan'dan...
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Bırak: bozuk saatler yalan, yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, -hâlâ- ne diye, kendinle savaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın
Arif Nihat ASYA

Türk gençliğinin fetih andı
1953 yılında, Yunan Kralı Paul'un Türkiye'ye gelmesi dolayısıyla o dönemin hükümeti fetih törenlerini pasifize etmişti. Oysa, fethin 500'ncü yıldönümüydü. Durumu protesto eden gençler Taksim Meydanı'nda, hep bir ağızdan şu andı içtiler. "Ey İstanbul'un ve ülkelerin fatihi Sultan Mehmed Han, ey koca hakan! Ey Hazreti Peygamberin methine lâyık, Türk milletinin şükranına ve dünyanın hayranlığına mazhar büyük kumandan ve büyük insan Dehâ ve kahramanlığının menkıbeleri tarihin sayfalarından taşan büyük kahraman; senin mânevî huzurunda eğilip, en pahalı madenlerden daha kıymetli olan sevgi ve şükranlarımızı mânevî huzuruna sunuyoruz. Silâh ve şan-şeref sahibi arkadaşlarının torunları bugün senin büyük zaferini kutluyoruz. Seni hep beraber anarak Türk gençliği olarak and içiyoruz: Beşyüz yıldır Türk olan İstanbul, ebediyyen Türk kalacaktır. Türk gençliğinden sana binlerce minnet ve şükran, ey koca Türk!.."
Stefan Zweig
'Ayasofya artık hilâlin avuçlarında' Sığındığı Arjantin'de karısı ile beraber intihar eden ünlü Türk düşmanı Stefan Zweig, "İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar" isimli kitabının "Bizans'ın Fethi" bölümünde Türk zaferini bir türlü içine sindiremez. Bu bölümdeki satırları bir zamanlar bütün Yunan okullarında çocukların ezberlediği, derslerinde mistik bir heyecanla okudukları satırlardır: "-Binlerce yıllık Justinyan Mabedi'nin kubbesinde, bütün insanlığın ızdıraplarını kucaklamak için kollarını açan haç, boğuk bir inilti kopararak yere kapanıyordu. Artık Ayasofya hilalın avuçlarında bulunuyordu. Türkler haçın yerine hilalı dikmişlerdi. Avrupalı hıristiyan ülkeler, bir an için Bizans'ın yardımına koşmayı geciktirdiler. Fakat bütün dünya tarihinde kaçırılan bir tek dakikanın binlerce yıl sonra da olsa geri geldiği görülmemiştir. İstanbul'u alan Türkler coşan, taşan bir sel gibi Avrupa'ya saldırdılar. Ve kısa bir sürede, baş döndürücü bir hızla Balkanları alarak orta Avrupaya kadar fethettiler. Tek başına Viyana'yı bile iki defa kuşatmakla Hıristiyanlığı gırtlağından yakalamışlardı..." der. Napolyon'un da gözü İstanbul'daydı Fransız İmparatoru Napoleon: "-İstanbul'a hakim olan, dünyaya hakim olur" der. Rus çarı ile olan pazarlığından önce mareşallerine: "-Bütün mesele İstanbul kimin olacak? sorusunun çözümüne bağlıdır" diyordu. Saint Helene adasındaki sürgünlüğünde yazdığı hatıralarında da konuya değinerek: "Eğer Akkâ Kalesi'nde Türkler'e yenilmeseydim, tarihin seyrini değiştirecektim. Hedefim İstanbul'du. Buradan Türkler'i atıp yerleşecektim" diye kaydeder.
Türkiye'nin birliğine karşı büyük tezgah
TÜSİAD'ın raporuyla aynı anda Partilerarası Komisyon'un Anayasa'nın devletin dili ve egemenlik bölümünde değişiklik hazırladığı açıklandı TÜSİAD, "Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri ve AB Kopenhag Siyasal Kriterleri" başlıklı bir raporla Kürtçe eğitim ve dil tartışmasını yeniden gündeme getirdi. Raporda, Anayasa'nın 3. maddesindeki "dili Türkçedir" ifadesinin "Resmi dil Türkçedir" diye değiştirilmesi istendi. TÜSİAD'ın raporu açıklaması ile birlikte, Partilerarası Uzlaşma Alt Komisyonu'ndan da basına haber sızdırılarak, aynı değişikliklerin öngörüldüğü bildirildi. Komisyonun, "egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milleti'ne aittir" ifadesine de, "Ulusal üstü anlaşma hükümleri saklıdır" diye bir ek cümle getirdiği, öğrenildi. TÜSİAD raporu ile uzlaşma komisyonu hazırlıklarının aynı anda Türkiye gündemine getirilmesi de aynı merkezden hazırlanmış bir büyük operasyon görüntüsü veriyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun "Ülkü, kültür ve dil birliği gibi ulus olma özelliklerini yıpratmanın kimseye bir faydası yok" sözlerine, basında sadece Akşam gazetesinin yer vermesi de dikkat çekti. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği raporunda, ana dille eğitim konusunda devletin yükümlülükleri bulunduğu öne sürülerek "eğitim hakkı'' kapsamında devletin ana dilde eğitime destek olması gerektiği kaydedildi. Devletin bunu nasıl yapabileceği konusunda örnekler de veren TÜSİAD, eğitim programı içinde seçmeli derslere yer verilmesi, bazı kurs ve programların düzenlenmesi gibi yollar gösterdi! AZINLIK HAKLARI Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süheyl Batum tarafından hazırlanan raporda, 10 noktanın üzerinde durularak, Anayasa'dan Türk Ceza Kanunu'na kadar bir çok yasa değişikliği istedi. TÜSİAD Siyasi Kriterler Çalışma Grubu Başkanı Can Paker tarafından açıklanan bu 10 madde arasında, "Kültürel Yaşam ve Bireysel Özgürlükler'' başlığı altında "ana dilde eğitim ve TV-Radyo yayını alanındaki serbestliğin'' AB'ye üyelik konusunda en temel kilometre taşlarından biri olduğu belirtildi "Kültürel hakların iki önemli konusu ana dilde eğitim ve TV-radyo yayınıdır'' denilen raporda, şöyle devam edildi: "Fransa gibi 'azınlık' kavramını benimsemeyen ülkelerde dahi farklı kültür ve dillerin öğretilmesine, eğitim sisteminde resmi dilin kullanılması anlayışını ortadan kaldırmayacak biçimde imkan tanınıyor. Ana dilde eğitim konusunda, iki yönlü bir yükümlülük söz konusudur. Herşeyden önce devlet, her türlü engelleyici ve kısıtlayıcı hukuksal düzenlemeleri kaldırmak zorundadır. Ancak bunun yanı sıra 'eğitim hakkı' kapsamında, bir de devletin talebe göre ana dilde eğitime destek olması ve bizzat pozitif edinimlerde bulunması gerekmektedir. Bu yükümlülük, yeni bir eğitim sisteminin zorunlu olarak getirilmesi yönünde değil, ama en azından eğitim programının değiştirilmesi, eğitim programı içinde seçimlik derslere yer verilmesi ya da gözetim ve denetim altında bazı kurs ve programların düzenlenmesi biçiminde gerçekleşebilir. Anayasa'nın 3'üncü maddesindeki 'dili Türkçedir' ve 42'inci maddedeki 'ana dilleri' kavramlarının 'resmi dil' olarak değiştirilmek suretiyle korunması, ancak diğer Anayasal ve yasal düzenlemelerin değiştirilmesi, 42'inci maddenin 9'uncu fıkrasında 'Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez' hükmünün değiştirilmesi gerekmektedir.'' TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın "Hür türlü baskıyı sürdürecek ve tepkilerimizi göstereceğiz'' dediği konuların daha sonra, her biri ayrı ayrı ele alınarak kamuoyu gündemine getirileceği açıklandı. Kopenhag siyasi kriterlerinin, Ulusal Program'da yeterince kapsanmış olduğunu göremediklerini belirten Özilhan, bütün bunların demokratik standartların yükseltilmesi konusunda "siyasilerin inandırıcılığı ve samimiyetine gölge düşürdüğünü'' savundu. LİDER HEGEMONYASI Raporun, "Siyasi Partiler Kanunu' başlıklı bölümünde şu isteklere yer veriliyor: "Siyasal partilerin iç işleyişlerinin demokratik esaslara uygunluğunu sağlamak, lider hegemonyasının "parti yapısını'' ve giderek siyasal sistemin işleyişini bozacak biçimde ortaya çıkışı engellemek amacıyla, bazı değişiklikler yapılmalı. Siyasi partilerin kuruluşu, faaliyetleri ve örgütlenmeleri ilgili düzenlemeler, partilerin fikir özgürlükleri üzerindeki kısıtlamalar elden geçirilmeli. Siyasi Partiler Kanunu'nun 'Siyasi partilerle ilgili yasakları' düzenleyen 4'üncü kısmı ile 'Siyasi partilerin kapatılmasını' düzenleyen 5'inci kısmı yeniden düzenlenmeli."

Egemenliğe el attılar
TBMM Partilerarası Uzlaşma Alt Komisyonu, Anayasa'nın değiştirilemeyecek ilkelerine el atmaya kalkıştığı gibi egemenliği de sınırlama getirmeyi kararlaştırdı. MHP, Türkçe ile ilgili 3. madde ve egemenlikle ilgili değişikliğe karşı çıktı. TBMM Partilerarası Uzlaşma Alt Komisyonu, Anayasa'nın 51 maddesinin değiştirilmesi konusunda uzlaşmaya varamadı. Bu konuda son kararı esas komisyon verecek. Partiler, bazı maddelere çekince koydular. Değişikliklerin en önemlileri arasında AB'ye uyum için hazırlanan Ulusal Program'da öngörülen hedefler doğrultusunda, yeni hükümler getirilmesi yer alıyor. Bu çerçevede Kürtçe eğitim ve yayına kapı aralayan değişiklikler yapıldı. TÜSİAD'ın da istekleri arasında yer alan değişiklik Anayasa'ya taşındı ve "Devletin dili Türkçedir'' ibaresi, "Resmi dil Türkçedir'' şeklinde değiştirildi. Ancak Anayasa'ya göre, bu madde, "Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez'' hükmüyle güvence altına alınmış bulunuyor. Komisyon, bu maddenin nasıl değiştirileceği konusunda hukukçulardan görüş alınmasını kararlaştırdı! Erdoğan Teziç gibi hukukçular demagoji ile Anayasa'nın 3, maddesinin değiştirilebileceğini savunmaya başladı. Ayrıca MHP bu maddeye çekince koydu. AB'ye uyum çerçevesinde idam cezası da Anayasa metninden çıkarıldı. Memurlara, toplu sözleşme ve grev hakkı verildi. Meclis'in af çıkarma yetkisine sınırlandırıldı ve kararın beşte üç çoğunlukla alınması zorunluluğu getirildi. Cumhurbaşkanı'nın seçilme şekli ve yetkileri de yeniden düzenlendi. Cumhurbaşkanlığına ikinci kez seçilme hakkı tanındı. Cumhurbaşkanı'nın, res'en imzaladığı kararlar ve emirlere karşı yargı yolu açıldı. Cumhurbaşkanı'nın, ülkeyi seçime götürme yetkisi kaldırılırdı. Meclis'te 3'te 2 çoğunlukla anayasa değişikliği yapılması durumunda Cumhurbaşkanı bunu referanduma götüremeyecek. Metinde,MGK'nın yapısı ve kararlarının öncelikle dikkate alınması hükümleri de yer aldı. Maliye ve Adalet Bakanları, MGK'nın doğal üyesi olacaklar. MGK'nın kararlarının, Bakanlar Kurulu tarafından öncelikle dikkate alınacağı hükmü yerine "Kararlar, değerlendirilir'' hükmü getirildi.
Neler değiştirilmek isteniyor
l Egemenlik uluslarüstü anlaşmalar gerekçesiyle sınırlandırılacak
l Türkçe sadece 'Resmi dil' olacak
l İdam cezası anayasadan çıkarılacak
l Cumhurbaşkanı, seçim kararı alamayacak
l Cumhurbaşkanı'nın bazı kararlarına yargı yolu açılacak
l MGK'nın kararlarında öncelik olmayacak
l MGK kararları, 'Dikkate' alınmayacak, 'Değerlendirilecek'
l Dokunulmazlıklar sınırlandırılacak
l Milletvekilleri, özel iş ve ticaret yapamayacak
l Memurlara, toplu sözleşme ve grev hakkı tanınacak
l Af kararı, TBMM üye tamsayısının 5'te 3'ü ile alınabilecek.
l Aile, eşler arasında eşitliğe dayanır'' hükmü getirildi.
l Hakim kararı olmadan kimsenin üstü aranamayacak.

Haddini aştın Mustafa KOÇ
TÜSİAD toplantıında Mustafa Koç bir gazetecinin Kıbrıs ne olacak sorusuna cevap vermekle kendini görevli hissetti ve "Kıbrıs Türkiyesiz de olabilir" dedi! Koç'un bu tavrı, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın sık sık tekrarladığı "Kıbrıs Türkiyesiz, Türkiye Kıbrıs'sız olmaaz" kabulünü ortadan kaldırmaya yönelik bir davranış olarak da değerlendirildi. TÜSİAD'ın Türkiye Cumhuriyeti anayasası'nın değiştirilemeyecek ilkelerinde değişiklik önermeye cüret eden raporunun açıklanması sırasında Kıbrıs ile ilgili bir skandal da yaşandı. TÜSİAD yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ve diğer konuşmacılar AB'ye giriş şartlarından bahsederken, "AB'ye girerken, şartlarımız olduğunu söyleme şansımız yok, bütün üyelerin yaptığını yapacağız" gibi teslimiyetçi bir tavır sergiledikten sonra bir gazeteci Kıbrıs konusunda ne düşünüldüğünü sordu. Soruyu kimin cevaplayacağı konusunda TÜSİAD Başkanı ve diğer konuşmacılar arasında kısa bir tartışma yaşandıktan sonra bu işi Mustafa Koç üstlendi ve "Kıbrıs Türkiye'siz olabilir" dedi. Koç'un bu tavrı, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın sık sık tekrarladığı "Kıbrıs türkiyesiz, Türkiye Kıbrıs'sız olmaz3 kabulünü ortadan kaldırmaya yönelik bir davranış olarak da değerlendirildi. Mustafa Koç'un bbası Rahmi Koç da bir süre önce ?anlıufra'da yaptığı konuşmada "Bırakın Türkiye'yi yabancı bir danışmana verelim, şirket gibi yönetsin" demişti. rahmi Koç, getçiğimiz hafta, Kemal Derviş için, "Amerika Kemal Derviş diye bir arkadaşı görevlendirdi. Bu sebeple onun arkasındaadırlar" itirafında bulunmuş ve Derviş'in her dediğinin yapılması gerektiğini belirtmişti. Rahmi Koç, Venizelos gemisinin Karadeniz'de dolaşmasını sağlamış, gemi Odesa'dayken yapılan bir toplantıda, "Boğazlar'da bir an önce panama ve Süveyş örneğine geçilmesinde zaruret vardır" diyerek, Boğazlar'ı uluslar arası bir komisyonun yönetmesi gerektiğini söylemişti. Bilindiği gibi Sevr'in bir maddesi de Boğazlar'ın yönetiminin uluslararası bir komisyona bırakılması şeklindeydi. Gemide açıklandığının aksine Karadeniz'in çevre sorunlrı yerine "Ortodoks birliğine yönelik tehditler" ele alınmıştı. Gemi Trabzon limanındayken dağıtılan haritalarda Karadeniz Pontus yurdu olarak gösteriliyordu ve Programda "Pontia dansı" vardı. Zamanın Trabzon Valisi Kemal Civelek bu soytarılığa izin vermemişti. Geminin karadeniz'de dolaşmasına dönemin Dışişleri Bakanı Tansu Çiller izin vermiş ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de, Trabzon limanında 110 bin dolar tutan liman ücretinin alınmamasını sağlamıştı. Gemiyi davet eden komitenin başında ise İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu vardı...
15 köy halkı MHP'de
Yurdun birçok yerinde olduğu gibi Erzurum'da da çeşitli partilerden istifa eden 500 vatandaş kayıtlarını ÇAT İlçe teşkilatına yaptırdı. Yeni MHP'lilere rozetleri törenle takıldı BÜYÜK HİZMET Törenle MHP saflarına katılan vatandaşlar, bu partinin Çat'a Cumhuriyet tarihinde görülmemiş hizmetler getirdiğini belirterek teşekkür ettiler. Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadelenin mimarı MHP Türk Milleti'nin takdirini topluyor. Diğer siyasi partilerdeki erime hızla devam ederken tüm yurtta olduğu gibi Çat'ta da MHP gücüne güç katıyor. MHP Çat İlçe Başkanlığı binasında düzenlenen katılım törenine MHP Erzurum İl Başkan Yardımcıları Selami Türkmen ve Necmettin Günek ve ilçe başkanlarının yanısıra belediye başkanları ve çok sayıda parti katıldı. Çeşitli siyasi partilerden istifa eden 15 köy ve mahalle muhtarının yanısıra 500 vatandaşa üç hillali rozetleri Türkmen ve Günek tarafından takıldı. "Bozkurtlar Yuvaya" sloganlarının atıldığı törende bir konuşma yapan MHP Çat İlçe Başkanı Mustafa Polat, MHP'nin her geçen gün gücüne güç kattığını belirterek, "Cumhuriyet tarihinde görülmemiş hizmetleri Çat ilçemize getirmiş olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Bütün köylerimizin içme suyu, koy konağı ve gerekli ihtiyaçları giderilmeye çalışılmıştır. Bütün bu hizmetlerimizi gören köylerimizden büyük teveccüh görmekteyiz" dedi. Bozkurtlar yuvaya döndü Çeşitli partilerden istifa ederek MHP çatısı altında birleşen katılımcılar yuvaya katılmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, "Bugüne bizlere birçok söz verildi. Sıkıntılarımızı çözeceklerini söyleyen vekillerimizi ancak seçimden seçime görüyorduk. Ama MHP'li vekillerimiz ve belediye başkanlarımız sözlerini tek tek yerine getirdiler. Bir daha ki seçimde tek başımıza iktidara geleceğiz" dediler.
Erzurum'da Birlik Gecesi
Azmimizi kıramazlar Erzurum Sanayi Ülkü Ocakları tarafından organize edilen "Birlik ve Beraberlik Gecesi" geçtiğimiz hafta sonunda Sanayi Düğün Salonu'nda yapıldı. Ülkü Ocakları Erzurum İl Başkanı Mehmet Karagöz, Kazımkarabekir Belediye Başkanı M.Lütfi Koç, semt ocak başkanları ve çok sayıda ülkücü katıldı. Kuran'ı Kerim okunmasıyla başlayan gecede bir konuşma yapan Sanayi Ülkü Ocakları Başkanı Selçuk Koşkan, ülkücü hareketin fitne ve fesat fikirlerin tehditi altında olduğunu söyleyerek "Hareketimiz, bu tür olumsuzluklara her zaman karşı çıkmış ve mücadele etmiştir. Hiçbir güç ve hiçbir kesim, azmimizi kıramayacak ve hareketimizi engelleyemeyecektir. " dedi. Ülkü davası uğruna çok canlar feda edildiğini hatırlatan Koşkan, ülkede milli birlik ve beraberliğin sağlanması hususunda kendilerine düşen bütün görevleri yerine getirmeye hazır olduklarını dile getirdi..
Vekiller, işçileri dinledi
Beş saatlik toplantı sırasında MHP Milletvekilleri sadece işçilerin değil, her kesimin sıkıntısının Hükümet tarafından giderileceğini söylediler MHP İçel Milletvekilleri ve İl Teşkilatı'nın katılımı ile Ülküm İşçiler Derneği İçel Şubesi'nde tertiplenen 'İşçiler ve Milletvekilleri İstişare Toplantısı'nın birincisi geçtiğimiz hafta yapıldı. Toplantıya, MHP İçel Milletvekilleri Cahit Tekelioğlu, Hidayet Kılınç ve Yalçın Kaya, MHP İçel İl Başkanı Mahmut Tat, Ülküm İşçiler Derneği İçel Şube Başkanı Aydın Demir, il yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda işçi katıldı. Toplantıda konuşan Demir, dernek üyesi işçilerin sıkıntılarını dile getirdi. Demir, kuruluş amaçlarını ise şöyle açıkladı: "Kaynağını Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletinden alan Türk Milliyetçiliği ideolojisidir. Milli doktirin Dokuz Işık ile devletimizi güçlü, sanayileşmiş, ilimde ve teknikte ilerlemiş, müreffeh gelişmiş bir toplum haline getirmek için maddi ve manevi kalkınma atılımlarını gerçekleştirmek ilkesiyle kurulmuştur Üyelerimiz bu çatı altında faaliyetlerini sürdürürken, gerek siyasi, gerek sendikal konularda bir çok engellerle karşı karşıya kalmaktadır." MHP Milletvekilleri de, sıkıntıların tek tek giderileceğini kaydederek, MHP'nin icraatları hakkında bilgi verdiler.
Çukurova'da ülkücü coşkusu
BÜYÜK ŞÖLEN

Adana Ülkü Ocakları'nın düzenlediği 'Sevdamız Büyük Türkiye' şöleni, çevredeki il ve ilçelerden gelen yüzleerce ülkücü gencin katılımıyla muhteşem bir atmosfere büründü. Şölende konuşanlar ülkücülerin geleceğin teminatı olduğunu söylediler. Sevdamız Büyük Türkiye şöleni büyük bir coşkuyla yaşandı. Binin üzerinde gencin katıldığı şölene, Osmaniye, Mersin, Tarsus ve çevre ilçe ocaklarından gelen ülkücüler dtes katıldı. Şölende gençkler sık sık "Adana ovası Bozkurtlar'ın yuvası"diye slogan atarak, Adana'nın çok büyük bir gençlik potansiyeline sahip olduğunugösterdiler. Şölene katılan genç sanatçı Kadir Turan'ın söylediği birbirinden güzel ezgiler, geceye ayrı bir renk verdi. Şölende konuşan Adana Ülkü Ocakları Ortaöğretim başkanlarından Mustafa Eren, 21. yüzyılda hem eğitsel hem de teknik donanıma sahip olduklarını anlattı.
Yolsuzlukla mücadele kampanyası
MHP Fatih İlçe Teşkilatı'nca, "Yolsuzlukla mücadele için" imza kampanyası başlatıldı. Fevzipaşa Caddesi'ndeki ilçe binasının önünde başlatılan kampanyaya destek veren MHP İstanbul İl Başkanı Hasan Hüseyin Ceylan, kampanyanın diğer ilçelerde de düzenleneceğini söyledi. Ceylan, "Devletten ve milletten hortumlanan paralar geri getirilecek, sorumluların mal varlıklarına el konulacak. MHP bu siyasi iradeyi ortaya koymuştur."dedi. Fatih İlçe Başkanı Cafer Yaylan ise, yolsuzlukla mücadelede ilk imzayı atan MHP İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş ve İl Başkanı Ceylan'ın yanısıra diğer katılımcılara teşekkür ederek, "MHP'nin mimarı olduğu yolsuzluklarla mücadelemiz sürecek" diye konuştu.
Seven'in amcası vefat etti
MHP Ağrı Milletvekili Nidai Seven'in amcası Hacı Seven Ağrı'nın Diyadin İlçesi'nde vefat etti. Diyadin Merkez Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Seven Diyadin Şehir Mezarlığı'nda defnedildi. 62 yaşında hayatını kaybeden Hacı Seven'in cenaze törenine MHP Ağrı Milletvekili Nidai Seven, MHP Ağrı İl Başkanı Yasin Yapıcı ve yönetim kurulu üyeleri, ilçe başkanları, ocak başkanları ve belediye başkanlarının yanısıra çok sayıda vatandaş katıldı. Milletvekili Nidai Seven, törenin ardından Ağrı'daki evine gelerek taziyeleri kabul etti. Büyük Kurultay Yazı ailesi olarak Hacı Seven'e Allah'tan rahmet, MHP Ağrı Milletvekili Nidai Seven ve kederli ailesine sabır dileriz.
Başkanlar elele
Kamuoyunda 'anlaşamıyorlar' yönündeki söylentilere hedef olan Erzurum'un MHP'li belediye başkanları, biraraya gelerek adeta düşman çatlattılar ORTAK HİZMET MHP'li belediye başkanları birlikten güç doğar ilkesini hayata geçirdiler ve hizmet verirken imkânlarını birbirlerinin emrine verme kararı aldılar ve bu dayanışmanın herkese örnek olmasını temenni ettiler. Samet ÖZÜNAL Kamuoyunda 'anlaşamıyorlar' yönündeki söylentilere hedef olan Erzurum'un MHP'li belediye başkanları, biraraya gelerek adeta düşman çatlattılar. Her hafta başında biraraya gelerek istişare toplantısı yapan büyükşehir ve alt belediye başkanları, geçtiğimiz hafta içerisinde de toplandı. Bugüne kadar yapılan hizmetlerin bir değerlendirmesini yapan belediye başkanları, son zamanlarda gündeme getirilen 'anlaşamıyorlar' şeklindeki söylentilere de "Bu birlik ve beraberliği bozmaya kimsenin gücü yetmez" diyerek cevap verdiler. İstişare toplantıları ve yapılan hizmetler konusunda bir açıklama yapan Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mahmut Uykusuz, her hafta başında toplanmalarının asıl sebebinin, öncelikle yapılması gereken işlerin tespit edilmesi olduğunu belirterek, "Belediyeler arasındaki uyumlu çalışma sayesinde yapılan hizmetleri daha kısa sürede ve en iyi biçimde tamamlıyoruz. Böylece Erzurum'un kalkınabilmesi ve hakettiği yere ulaşabilmesi için daha çok iş yapabilmesi fırsatı buluyoruz"dedi. HİZMET İÇİN GELDİK Yenişehir Belediye Başkanı İ. Hakkı Asiltürk de, halka hizmet etmenin Hakk'a ibadet olduğuna dikkati çekerek, "Erzuum halkı, büyük teveccüh göstererek bizleri belediye başkanı seçmişlerdir. Bizim görevimiz ise gelecek seçimleri düşünmek değil, onlara hizmet etmektir. Bu birlik ve beraberliğimiz sayesinde çok yol aldık ve çok engel katettik. Gayretlerimiz sürecek ve Erzurum halkı belediyecilik hizmetlerine doyacaktır." diye konuştu. Kırka'nın kaderi de, çehresi de değişti Bor zengini Kırka beldesinde havanın ısınmasıyla birlikte asfaltlama çalışmaları başladı. Hizmette sınır yok Hasan ORHAN Eskişehir'in Seyitgazi İlçesine bağlı Kırka Beldesi'nin MHP'li Belediye Başkanı Salih Yıldırım, 18 Nisan seçimlerinin ardından Kırka'nın kaderiyle birlikte çehresininde değiştiğini söyledi. Yıldırım, 2001 yılını halka hizmet yılı olarak ilan ettiklerini ve Kırka'yı örnek belde haline getireceklerini belirtti. Belde'nin yıllarca hizmet fakiri bırakıldığını vurgulayan Başkan Yıldırım, "Seçim meydanlarında verdiğimiz hizmet sözünü tek tek yerine getiriyoruz. Yapılan hizmetleri hiç bir ayrım yapmadan her karışa sunuyoruz. Belediye olarak vatandaşın yanında olacağız dedik ve kapımız herkese 24 saat açık" dedi. Belediye Başkanı Salih Yıldırım çalışmalarla ilgili bilgi verdi.
Belediyemiz hizmet kapısı
Sarılar Belediye Başkanı Nusret Altıok, görev yaptığı 18 yıl boyunca işçi ve memur maaşlarını bir gün bile geciktirmeden ödediğini belirterek, "?u an itibariyle Allah'a can borcumdan başka borcum yok. Ayrıca bütçemizde hizmet yapacak kadar paramız var" dedi. Belediye başkanlarının çoğunun bulundukları makamı hizmet makamı yerine saltanat makamı olarak gördüklerini vurgulayan Belediye Başkanı Altıok, "Bu nedenle saltanat yerine hizmet ön planda tutulmalıdır. Hizmet için varız" dedi.
Selin yaraları sarılacak
Asım ÇAPACI
Geçtiğimiz hafta içerisinde sağnak yağmur ve ardından yağan dolu Nevşehir merkeze bağlı Göre ve Kaymaklı beldelerinde büyük çaplı zarara yol açtı.Göre ve Kaymaklı kasabalarında özellikle buğday, patates ve üzüm ekili alanlarda büyük çapta maddi hasar meydana geldi sebep oldu.Göre Kasabası Belediye Başkanı Ali Kılıç, ekili alanların zarar gördüğünü, çiftçinin mağduriyetinin giderilmesi için Ankara'ya başvurduklarını söyledi.


'Güçlükleri yeneceğiz'

Gebze MHP Yenimahalle Teşkilatı Kadın Kolları'nın tertiplediği "Tanışma ve Dayanışma" toplantısına asenalar yoğun ilgi gösterdi. Toplantıya Gebze MHP İlçe Teşkilatı ve Kadın Kolları yönetim kurulu üyelerinin yanısıra çok sayıda asena katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Yenimahalle Kadın Kolları Teşkilatı Başkanı Fatma Küçükboy, ülkenin çok hassas bir süreçten geçtiğini vurgulayarak, "Bu güçlükleri atlatmak için tek yürek, tek bilek olmalıyız" dedi. Başkan Küçükboy, bu tür etkinliklerin süreceğini belirterek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Yenimahalle MHP Teşkilat Başkanı Hamza Polat ise kadın kollarının düzenlediği etkinliklerin kendilerini gururlandırdığını söyledi. Polat, Yenimahalle Teşkilatı olarak çalışmalarını büyük titizlikle sürdürdüklerini belirtti.

MHP fırtınası

Balıkesir MHP İl Teşkilatı başlatmış olduğu aylık çalışma programlarını büyük bir titizlikle sürdürüyor. MHP Balıkesir İl Başkanı Sıtkı ?eremetli, "Türkiye'ye ve yaşadığımız şehir Balıkesir'e hizmet namus borcumuzdur" dedi. MHP Balıkesir İl Başkanı Sıtkı ?eremetli, teşkilatın almış olduğu çalışma kararının yoğun bir şekilde sürdüğünü belirterek, "Türkiye'ye ve yaşadığımız şehir Balıkesir'e hizmet namus borcumuzdur" dedi. Aylık çalışma programları düzenlediklerini ve alınan kararların büyük bir titizlikle uygulandığını vurgulayan Başkan ?eremetli, "Her gün mutlaka bir programımız oluyor. Bir tek boş günümüz yok. Milletvekillerimiz,belediye başkanlarımız, il genel ve belediye meclis üyelerimiz, ilçe başkanlarımız, yönetim kurulu üyelerimiz aralıksız çalışmaları sürdürüyor. Aylık ilçe başkanları bölge toplantıları düzenliyoruz. 40'a yakın belediye meclis üyemiz de İl Merkezi'nde bir toplantı düzenliyor ve sıkıntılar tartışılıyor. Kadın Kollarımız seminer çalışmalarının yanısıra aile toplantıları düzenliyor. MHP Gençlik Kolları ve Balıkesir Ülkü Ocakları tertipledikleri sosyal ve kültürel etkinliklerle vatandaşın takdirini topluyor. Bütün teşkilatlarımızın kapısı 24 saat açık. Köy ve ilçe ziyaretleri Milletvekillerimizle birlikte düzenlenerek MHP'nin icraatları vatandaşlara aktarılıyor" dedi.
Niksar'da MHP birinci parti
Ömer BOSTANCI Niksar Belediye Başkanı Ahmet Duran Ünverdi ise eli öpülesi annelerin emeklerinin öyle kolay kolay ödenemeyeceğini belirterek, Türk kadınının fedakar ve vefakar olduğunu söyledi. Sosyal ve kültürel faaliyetler çerçevesinde de 1. parti olan Niksar MHP dur durak bilmeden çalışmalarını sürdürüyor. İlçe Kadınlar Komisyonu'nun düzenlemiş olduğu "Anneler Günü" programında vefakar ve fedakar Türk anneleri bir dizi etkinlikle anıldı.Niksar Kadın Kolları Başkanı Semra Soydan, Türk anasının dünden bugüne vefakar ve fedakarlığını anlattı.
G.Doğu'da yabancı ajanlar cirit atıyor
Hassas bölgemiz, Türkiye'de görevli yabancı diplomatların çok sık gidip kaldıkları yer haline geldi. Bölgede ayrıca, ülkeleri adına çalıştıkları gözlenen 30'dan fazla yabancı gazeteci de bulunuyor. Güneydoşu Anadolu Bölgesi'ne 2000 yılında gelen yabancı diplomat ve gazeteci sayısı 1999 yılına göre üç kat arttı. Ziyaretler en çok Diyarbakır'a yapıldı. Bölgedeki resmi yetkililerin hazırladışı bildirilen bir rapora göre, 1999'da sadece 5 diplomatın ziyaret ettişi Diyarbakır'ı 2000 yılında Türkiye'de görev yapan 40 yabancı diplomat ziyaret etti. 37 yapabncı gazetecinin gittişi Diyarbakır'a ayrıca 27 resmi heyet geldi. Diplomatların Diyarbakır'dan sonra Mardin'e de ilgi gösterdişi bildirildi. 1999'da Mardin'i ziyaret eden diplomat sayısı 16 iken 200 yılında 41 diplomat geldi. Batman'a 45 heyet gitti. 2001 yılında ise Diyarbakır'a 13 misyon temsilcisi, 33 yabancı gazeteci ve 8 yabancı heyet giderken, Batman'a 3 misyon temsilcisi 88 gazeteci 3 yabancı heyet uşradı. Ziyaretçilerin çoşunun ülkeleri adına istihbarat topladışı, bazılarının açıktan propaganda yaptışı tespit edildi.
Maaşının artırılmasına karşı çıktı
MHP'nin ilkeli, kararlı, çalışkan ve dürüst Belediye Başkanları, halkın gönlünde taht kuruyor. Ankara'nın Evren ilçesi Belediye Başkanı Mithat Keskin, Belediye Ençümeni tarafından alınan maaş yükseltme kararına karşı çıktı. Encümen Başkan'ın 400 milyon lira olan maaşını 600 milyon liraya çıkarmıştı. Keskin konuyla ilgili olarak konuştu ve "Kaynak sıkıntısı çektişimiz bugünlerde böyle bir kararın alınmaması lazımdı. Eski maaşımı almaya devam edeceşim" dedi.
Pancar bedelleri ödeniyor
Pancar üreticilerinin bekledişi 163 trilyon liralık ürün bedeli alacakları ödenmeye başlandı. Ticaret ve Sanayi Bakanı A.Kenan Tanrıkulu ekim döneminde üreticiden 15 milyon tona yakın pancar alındışını ve toplam 525 trilyon lira tahakkuk ettirildişini, ödemelerin aralıksız yapılacaşını söyledi. Bakan Tanrıkulu hiçbir üreticinin maşdur bırakılmayacaşını da sözlerine ekleyerek "Üreticiye daha iyi şartları saşlayacaşız " diye konuştu.
Rumlar'ı Türk korkusu sardı
Gizli rapor basına sızdırıldı

Atina ve Rum Kesimi yönetimi tarafından üretilen işrenç senaryolar basına sızdırıldı. Atina ve Rum Kesimi'nin, Rumların AB'ye girişiöncesinde Türkiye'nin 'sıcak bir kriz' çıkaracaşı endişesi taşıdışı iddia edildi. Atina'da yayımlanan Elefteros Tipos gazetesi ve özel Flash radyosununun internet sitesi, Yunanistan Dışişleri Bakanlışı tarafından hazırlandışını iddia ettikleri bir rapordan alıntılar yayınladı. Haberde, Yunan ve Rum Dışişleri ve Savunma Bakanlarının , Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB sürecinin tamamlanması halinde , yaşanacak krizlerle ilgili senaryoları incelemeye başladıkları belirtildi. Gazeteye göre,Klarides, Yunanlı yetkililere, "Türkiye'nin Kıbrıs'ın (Rum Kesmi) AB'ye üye olması halinde işgal altındaki toprakları ilhak edeceşine ilişkin tehditlerinin ciddiye alınması gerektişini ve Türkiye'nin Ege ya da Kıbrıs'ta sıcak bir olay çıkarmasının ihmal dahilinde bulunduşunu söyledi. Gazete, Yunan ve Rum Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarının senaryoları inceleyeceklerini yazdı. Atina ve Rum Kesimi'ni Yunan Dışişleri Bakanlışı tarafından hazırlanan senaryolar korkutuyor.

KKTC'de hükümet arayışı
Ulusal Birlik Partisi'nin (UBP) Parti Meclisi, koalisyonu devam ettirmeme kararı aldı. UDP Genel Başkanı ve Başbakan Derviş Eroşlu, DP ile görüşeceklerini ve birlikte hükümet kurmanın yollarını arayacaklarını belirtti. Eroşlu, Parti Meclisi'nin yeni bur hükümet kurulması yönünde kendisine tam yetki verdişini söyledi. Eroşlu,yeni bir oluşum için çalışmaya başlayacaklarını ve ülkeyi hükümetsiz bırakmayacaklarını kaydetti. Demokrat Parti Genel Başkanı Salih Coşar'ın kendisini ziyaret ettişini ve bir sohbet yaptıklarını belirten Eroşlu, Coşar iule hükümet pazarlışına girmedişini, çünkü pazarlışı yapacak ekibi henüz kuramadıklarını vurguladı. Eroşlu,DP ile görüşeceklerini ve hükümet kormanın yollarını arayacaklarını söyledi.

Karaborsacılara prim verilmemeli
Savaş dönemlerinde karaborsacılık yaparak zengin olanlar vardır. Toplumun çilesinden, insanlışın içinde bulunduşu zorluklardan çıkar saşlamanın adıdır karaborsa. Türkiye, bugün çeşitli sebeplerden dolayı başta ekonomik olmak üzere pek çok sıkıntı içerisinde bulunuyor. Ülkenin içinde bulunduşu bu zor durumu gizli emellerine ulaşmak için ranta çevirmek, yani siyasi parti kurarak devletin icra organı olan hükümeti ele geçirmek isteyen bir sürü zihniyet var ortalıkta. Türkiye'deki krizi tarihi emellerinin rantına tebdil etmek isteyen dış güçler ve onların topraklarımız üzerindeki temsilcileri de bu zihniyetleri maddi ve manevi olarak desteklemekte. 1492'lerde kılıcını kuşanıp gemilerine atlayanların Amerika kıtasında soluk almaları ve ardından altın ve köle için yöre halkını katliama tabi tutmaları misali bugün de cebine doları doldurup, beyinlerine tarihteki hesaplaşmaları nakşedenler Türkiye'ye, Ankara'ya doşru yola çıkmış bulunmakta, bu toprakların maddi ve kültür deşerlerini talan etmekteler. Onların dün Amerika yerlilerine, Asya ve Afrika milletlerine reva gördüklerini bilmeyen içimizdeki "devletçileri" ise onlarla birlikte kendi deşerlerine kılıç sallamayı entelektüellişin, aydın olmanın bir gereşi zannetmekte. Bu böyle gitmemeli. Millet uyanmalı, millet uyandırılmalı. Hiçkimse insanlışın ortak malı olan bilgiye, teknolojiye, hukukun evrensellişine karşı deşil. Ama, paramız ve ürünlerimiz Türkiye'de cirit atsın diyenlerin Türk işçilerini Avrupa'ya sokmamalarının arkasındaki gerçeşi ve Çeçenistan'daki Rus katliamına ses çıkartmayan AB'nin Türkiye'ye ikide bir "işkenceci" demesindeki şifreyi bu topraşın insanı idrak etmek zorunda. Karaborsacılara prim verilmemeli vesselâm.
Teknik Liseliler' müjde...
Meslek ve Teknik Lise mezunlarının aynı daldaki meslek yüksekokullarına sınavsız girmelerine imkân tanıyan yasa tasarısı Meclis komisyonundan geçti.Tasarı Meclis Genel Kurulu'nda görüşülerek karara bağlanacak.

Rusya'dan sıcak mesaj
Dışişleri Bakan Yardımcısı "Bakü-Ceyhan Hattı'na karşı değiliz" dedi MOSKOVA- Rusya Türkiye'ye, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının inşaatına katılmaya hazır olduğunu bildirdi. Rusya'da düzenlenen ve iki ülkenin ekonomiyi politikalarında güncel sorunların tartdışıldığı seminerde Türkiye'de, Boğazlar'da petrol tankeri trafiğini arttırmaya hazırlanan Rusya'ya, "Boğazlar'da bir kaza olduğunda tanker geçişin devam edebileceği konusunda güvence veremeyiz" mesajını verdi. Seminerin 'Türkiye-Rusya Ekonomik İlişkilerin Geleceği' başlıklı kapanış oturumunda, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Mithat Balkan ve Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı İvan İvanov birer konuşma yaptı. İvanov, "Rusya'nın Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattına karşı olduğu" iddialarının "asılsız" olduğunu belirterek "Biz yalnızca onun ekonomik olacağına inanmıyoruz, o kadar" dedi. İvanov, sözlerini şöyle sürdürdü: ORTAK OLABİLİRİZ "İstiyorsanız inşaatına devam ediniz. Bizim inşaat firmalarımızın da katılmasını isterseniz, onlar da katılacak. Ancak maalesef inşaatta ihale süresi bir ay olarak ilan edildi. Çok kısa bir süre. Boru hatları inşaatları yapan en büyük firmamız inşaata katılmaya hazır. Hiçbir politik şart da ileri sürmeyeceğiz" Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre Türkiye de bu ülkeyi ihaleye katılmaya davet etti. Büyükelçi Balkan ise konuşmasında şunları söyledi: "Detay mühendislik çalışmasının maliyeti de 150 milyon dolar. Şirketler, hattın ekonomik olmayacağına inansalar bu parayı sokağa atarlar mıydı?" BOĞAZLARIN FARKINDAYIZ İvanov konuşmasında, Tengiz-Novorossisk petrol boru hattının devreye girmesiyle Boğazlar'daki tanker trafiğinin artacağının farkında olduklarını belirterek "Belirli teknik sorunlar elbette ortaya çıkacak, ancak Türkiye Boğazlar'dan serbest geçişi düzenleyen uluslararası anlaşma ve normlara da uymalı" dedi. Büyükelçi Balkan'ın, İvanov'un sözlerine cevabı ise şu oldu: "12 milyonluk bir kent olan, binlerce yıllık tarihe sahip İstanbul için kabul edilebilir kaza riski sıfırdır. Riskin, örneğin yüzde 20'lerden yüzde 10'lara düşürülmesi gibi bir şey olamaz. Risk sıfır olmalıdır. Yarın öbür gün bir tanker kazası olursa, biz artık oradan petrol tankeri trafiğinin devam edebileceği konusunda kimseye güvence veremeyiz." Bölgesel diğer konuların da ele alındığı seminerde konuşan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı İvanov, Güney Kafkasya'daki (Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan) problemlerinin çözülmesi sürecinde Rusya'nın Türkiye'ye önem verdiğini söyledi. İvanov, "Ülkelerimiz arasında Kafkasya'da işbirliği yapılmasının temeli yok değildir, vardır" ifadesini kullandı.

Nazarbayev: Ermenistan'la sorun yok
ERİVAN- Bazı görüşmelerde bulunmak üzere geçen hafta Ermenistan'ı ziyaret eden Kazakistan Devlet Bakanı Nursultan Nazarbayev, "Ermenistan'la ilişkilerimizde herhangi bir sorun yok" dedi. Nazarbayev, Koçaryan ile bölgedeki son gelişmeleri ve tarafların izlediği uluslararası siyaseti değerlendirdiklerini kaydetti. Karabağ sorununun çözümlenmesi halinde Ermenistan ile Hazar Denizi üzerinden ticaret yapabileceklerini söyleyen Nazarbayev; Kazakistan-Ermenistan arasında kurulması planlanan henüz oluşum aşamasındaki hükümetlerarası komisyonun, iki ülke ilişkilerini ticari anlamda geliştireceğini kaydetti. Koçaryan ile Nazarbayev, görüşmelerin ardından, iki ülke işbirliğini öngören bir dizi protokole de imza attı.
Türkistan İslâm Partisi kuruldu
PEŞAVER- Özbekistan yönetimine karşı mücadele eden Özbekistan İslâmî Hareketi'nin lideri Cuma Namangani, yeni bir siyasi parti kurdu. Namangani, Afganistan'da "Hizb-i İslâmi Türkistan" Türkistan İslâm Partisi (TİP) adı altında yeni bir parti kurduğunu önceki gün ilan etti. Pakistan'ın Peşaver şehrinde İngilizce yayınlanan "Dawn" gazetesi, Namangani'nin kurduğu yeni partinin hedefinin, Orta Asya'daki tüm Türk bölgelerine yayılmak olduğunu belirtti. Haberde bu bölgelerin Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistan'dan oluştuğu bildirildi.
Yakutistan'ı sel aldı
Rusya'ya bağlı özerk Türk cumhuriyetlerinden Yakutistan (Saha) Cumhuriyeti'nde yaşanan sel felâketi etkisini sürdürüyor. Baharın gelmesiyle eriyen kar sularını taşıyan Lena Nehri'nin kuzey kesimini buz kütlelerinin tıkanmasıyla yükselen sular Lensk ve Olekminsk'in ardından cumhuriyetin başkenti Yakutsk'u da kapladı. Sel felâketinin salgın hastalıklara sebep olmasından korkularken, gıda depolarının sel altında kalması sebebiyle sele maruz kalan kentlerde yiyecek sıkıntısının başgösterdiği belirtiliyor. Tamamen sular altında kalan Lensk şehrindeki binalar oturulamaz hale gelirken, kenti teslim alan suların 10 metreyi bulduğu belirtiliyor. Sel felaketinden etkilenen halk ise, çevre şehirlerdeki okullarda ağırlanıyor. 1968, 1998 ve 1999 yıllarında da benzer sel felaketine maruz kalan Yakutistan'ın Lensk, Tabaga, Kangalaskiy, Jatay, Namskiy adlı kentlerinde bu sene yaşanan felaketin boyutlarının daha büyük olduğu kaydediliyor. Yetkililer, bu yıl kışın uzun sürmesi ile sertleşen ve kalınlığı 3 metreyi geçen buzların nehrin önünü tıkayıp akıntıya izin vermemesinin, nehir sularının geri tepmesine ve nehir yatağından suların taşmasına sebep olduğunu belirttiler.
AVRUPA'DAN TİKSİNİYOR
Mozaik de neymiş? İngiltere'nin eski başbakanlarından Marqaret Tatcher Avrupa'ya ve Avrupa Birliği'ne verdi, veriştirdi. Avrupa para birimine geçmenin bağımsızlıktan vazgeçmek demek olduğunu söyleyen Tatcher "Çok kültürlü toplum asla birleşik bir toplum olamaz" dedi. LONDRA-Eski Muhafazakâr Parti Başkanı ve eski Başbakan Marqaret Tahatcher, Avrupa'yı ve Avrupa Birliği'ni ağır bir dille eleştirdi. Demir Lady lakabıyla tanınan Tahtcher, iktidardaki İşçi Partisi'nin AB ortak para birimi euroya geçme eğilimini topa tutarken "Euroya geçmek bağımsızlıktan vazgeçmektir" dedi. Tahatcher, Daily Mail'e verdiği demecinde, "Tüm yaşamım boyunca sorunlarımızın, savaşlarımızın Avrupa kıtasından geldiğini gördüm. Dünyanın İngilizce konuşan halklarının özgürlüğün öncülüğünü yaptığını gördüm" ifadesiyle yetinmeyip, 'çok kültürlü toplum'u eleştirdi. "Rengi ve etnik köküne bakmadan herkese fırsat sunan bir toplum istiyorum" diyen Tahatcher, "Ama buna çokkültürlü toplum demesinler. Bu laftan nefret ediyorum. Kültürden daha önemli bir şey var, özgürlük inancı. Çokkültürlü toplum, asla birleşik bir toplum olamaz" ifadesini kullandı. Britanya'nın Avrupa'nın içine çekileceği düşüncesinin kendisinde tiksinti uyandırdığını ve son nefesine dek bununla savaşacağını söyleleyen 75 yaşındaki Demir Lady, euro'ya geçmenin bağımsızlıktan vazgeçmek olduğunu savundu. Demir Lady, kanında sosyalistlik bulunduğunu ve Tahatcher geleneğini yeterince yürütemediğini söyleyerek Başbakan Blair'e çatıp, ABD'yi de İspanyolcayı ikinci resmi dil kabul ettiği için, "Ulusal birliğin baltalanması tehlikesini göze almış oldular" sözleriyle eleştirdi.
Elçilik binasını satmış
TAYLAND'ın Hollanda eski büyükelçisi Pachaya Davi Tavedikul'un elçilik binasını 3.5 milyon florine (1.5 trilyon lira) sattığı ortaya çıktı. Ülkede 1996-99 yılları arasında görev yapan Tavedikul, aynı yıl görevden alınmıştı. Tayland'da büyük krize sebep olan skandal, "yeni mülk" sahibinin binaya yerleşmek istemesiyle ortaya çıktı. Bir işadamına satılan binanın, Amsterdam'ın ünlü Laan Copes van Catenburch caddesinde olduğu açıklandı. Eski büyükelçi ise kendisini "Flemenkçe bilmediğim için önüme uzatılan satış sözleşmesinin altına bilmeden imza atmış olmalıyım" diyerek savundu. Tayland hükümeti ise resmi açıklamasında, büyükelçinin kendilerini uluslararası platformda "rezil ettiğini" ifade etti. Tavedikul, hayat boyu devlet memurluğu yapabilme ve tüm ekeklilik haklarından yoksun bırakıldı.

Makedonya Türkleri dışlanıyor
ERDOĞAN SARAÇ UYARDI Makedonya Türk Demokratik Partisi Yönetim Kurulu bir bildiri yayınlayarak, Türkiye aktif rol almadığı takdirde, Makedonya Türkleri'nin asimilasyon ve göç sürecinin önüne geçilemeyeceğini bildirdi OHRİ- Makedonya Türk Demokratik (TDP) Yönetim Kurulu, ülkedeki son durumun yanı sıra ocak ayında yapılması öngörülen parlamento seçimlerini ve seçim yasasını değerlendirdi. Ohri kentinde önceki hafta yapılan toplantıda, Genel Başkan Erdoğan Saraç, partinin çalışmalarını değerlendirdi ve parlamentoda temsil edilen partilerin yetkilileri, Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve AB temsilcileriyle yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdi. Parti yönetim kurulunun 4 saat süren toplantısında, parlamentoda bulunan partilerden oluşan geniş tabanlı hükümete destek verilirken ülkenin istikrarına ilişkin danışmalarda Türkleri dışlama çabalarının esefle karşılandığını belirtti ve "Türklere yalnızca seçimlerde değer verilmesinin kabul edilmez olduğu" kaydedildi. Parti yönetim kurulu, 'uluslararası camianın, özellikle AB'nin, Makedonya Türklerine karşı çifte standartının kesinlikle Avrupa demokrasi anlayışıyla bağdşmadığını' bildirdi. Türkiye'nin Kosova'da yapılan hatalara ve Makedonya'da Türklerin dışlanması çabalarına kesinlikle seyirci kalmayacağını bildiren TDP Yönetim Kurulu, "Türkiye aktif rol almadığı takdirde asimilasyon ve güç süreçlerinin önüne geçilemeyeceğini, yeni bir zaafla karşı karşıya kalınacağını dile getirdi. TDP, Türkler için önümüzdeki dönemde 'iki büyük sınav' olarak kabul edilen nüfus sayımı ve genel seçimlerin başarılı geçmesi için Türkler arasında ulusal mutabakatın sağlanmasına yönelik faaliyetlere hız verilmesini kararlaştırdı. Toplantı sonunda, boş olan iki yönetim kurulu üyeliğine, oybirliğiyle Bedri Seyfullah ve Engin Musli seçildi.

Arafat Paris'te çözüm arıyor
Filistin lideri Yaser Arafat, Fransız yetkililerle temaslarda bulunmak üzere geldiği Paris'te, Ortadoğu konusunda mümkün olan en kısa zamanda müzakere masasına dönülmesi çağrısında bulundu. Arafat, Fransa Başbakanı Lionel Jospin ile yaklaşık yarım saat süren bir görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, askeri tırmanışın durdurulması için her düzeyde yapılacakların öneminin altını çizdiklerini söyledi. Ortadoğu turu kapsamında İsrail'e gelen AB Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solona'yı kabul eden İsrail Başbakanı Ariel Şaron da barış havariliğine soyunarak "Siz ve çalışma arkadaşlarınızın Arafat'ın ateşkes ilan etmesi için elinizden geleni yapacağına emenim" dedi. Beyaz Saray sözcüsü Ari Fleischer ise Arafat ile Şaron'un, Ortadoğu Araştırma Komisyonu'nun raporunu uygulamak için ABD ile birlikte çalışma sözü verdiklerini açıkladı. Arafat'ın Bush ile telefon görüşmesinde ABD'den İsrail saldırılarını durdurmasını istediği belirtildi.

Hayret... Avrupa rumlara ceza verdi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kıbrıslı 9 Türk'ün açtığı davada Rum Kesimi'ni suçlu bularak, maddi tazminat ödemeye mahkum etti. AİHM, Rum Kesimi'nin İlker Denizci, Aziz Merhoca, Hüseyin Mavideniz, Yılmaz Mavideniz, Doğan Davulcular, Hasan Merthoca, Erbay Kaptanoğlu, Taşer Ali Kısmir, Rebiye Tufansoy'a, her biri için 25 bin Kıbrıs lirası ödenmesini kararlaştırdı. Mahkeme, Rum Kesimi'nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kötü muamele ve işkencenin önlenmesi ile ilgili 3'üncü maddesi, özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5'inci maddesi ve serbest dolaşım hakkıyla ilgili 4 numaralı protokolün 2. maddesini ihlal ettiği görüşüne vardı. AİHM'ye 1994'te başvuran Kıbrıslı Türkler, Rum Kesimi'nde yaşarken polis tarafından gözaltına alındıklarını ve kötü muameleye tabi tutulduklarını belirterek, KKTC'ye zorla sınırdışı edildiklerini bildirmişlerdi.