Türkçülüğün tarihi,
Türk milletinin tarihi kadar eskidir. Hatta, ynzılı tarih döneminin
önccsinde bile, Türkçülüğün ilk ve kuvvetli belirtileri görülür. Onun
için, Türkçülüğün tarihini incelerken bu "ilk belirtileri" önemle tespit
etmek gerekir.
Türkçülüğün temel dayanaklan
millet ve vatan sevgisi, nnllî şuur, rnillî ülkü, vb. gibi kavramlardır.
Ana hedefi ise, Türk milletinin, birlik ve refah içinde, diğer bütün
milletlerden güçlü ve bağımsız olarak ebediyete kadar
yaşatılmasıdır.
Bu açıdan bakılınca, Türkçülük ülküsünün aslî
unsurlnrını şu şekilde belirlemek mümkündür:
1 .Türk milleti bir ve bütün olmalıdır. Bunun
nihaî anlamı, bütün Türklerin tek bayrak altında toplanmasıdır.
2. Türk milleti, mutlak surette hür ve
bağımsız yaşamalıdır. Hiçbir dış etki, onun varlığını tehdit etmemeli,
edememelidir.
3. Türk milleti, ekononnk bakımdan çok güçlü
olmalı, tabiat şartlarına bağlı kalmaktan kurtulmalı ve refah içinde
yaşamalıdır. Ekonomik bakımdan güçlü olmak, askerî ve siyasî bakımlardan
da güçlü olmanın temel şartıdır. Askerî ve siyasî bakımlardan güçlü olmak
ise, bağımsızlığın korunmasındn en önemli etkendir.
4. Türk milletinin bekası, yani varlığının
sonsııza kadar devam etmesi, Türkçülüğün temel hedefıdir.
Tarih boyunca, bu aslî unsurlarda rastlanan
her geliçme, aslında Türkçülüğün birer belirtisidir. Onun için,
Türkçülüğün tarihi, bir bakıma, bu belirtilerin toplamı demektir.
Türkçülüğün sistemli bir düçünce halini almasına (yani, başlangıçtan
20.yüzyıla) kadar olan dönemde bu türlü belirtilere, zaman zaman çok
kuvvetli şekilde rastlanmaktadır. Özellikle Türk destanları; sembolleri,
motifleri, ilettikleri mesajları, sahip oldukları anlayıç ve düçünce
yapısı ile, Türkçülük tarihinde çok seçkin bir yer işgal
ederler.
DESTANLAR ve ÖZELLİKLERİ
Destanlar, toplum hayatında derin izler
bırakan büyük olayların (kuraklık, gttç, düşman istilası, tabiî afetler,
savaşlar vb.) o topluluğun hafızasında yoğrula yoğrula çekillenmesi ile
oluşur. Halk şairleri, bu önemli olaylan manzum olarak terennüm ederler.
Bu şekilde meydana gelen destanlar, bazen yüzyıllarca sonra yazıya
geçirilir. Aradan geçen zamanda, destanlar, yeni eklemeler yapılması, yeni
semboller ve motifler ilavesi suretiyle zenginleşir, hatta bir ölçüde
değişikliğe uğrayabilir. Böylece destan bütün bir milletin ortak eseri
halini alır. Bu durum, destanların değerini azaltmaz.Destanda geçen olaylar, tarihî gerçeklere tam
olarak uymasa bile, destan sahibi toplulukların millî mizaçları,
anlayıçları, tutum ve davranış özellikleri hakkında fıkir sahibi olmamızı
sağlar. Bazı milletler ise, destanlannda tarihî gerçeklerden fazla
uzaklaçmazlar, onlan abartmazlar veya kendi lehlerine değiştirrnezler.
Türk destanlan genellikle bu niteliktedir. Millî mizacımıza uygun olarak
net, açık ve yalın ifadelerle dile getirilmiştir. Bu özellikleri ile,
tarihî bazı olayların aydınlatılmasına bile yardımcı olurlar.
TÜRK DESTANLARININ NİTELİKLERİ
Her millet, destan sahibi değildir. Destan
sahibi olmak için bir milletin, tarihin en eski dönemlerinde yaşamış
olması gerekir. Aynca, o millet zengin bir geçmişe de malik bulunmalıdır.
Ancak böyle bir geçmiş, unutulması mümkün olmayan olağanüstü hadiseleri
sinesinde banndırabilir. Türk milleti, bu nitelikleri taşıdığı için
bahtiyar bir millet sayılır.
Türk destanlan arasında, millî motifler
bakımından özellikle dikkat çekenler:
1. Oğuz Destanı
2. Bozkurt Destanı
3. Ergenekon Destanı
4. Göç Destanı
Oğuz Destanı, Hunlar; Bozkurt ve Ergenekon
destanları, Göktürkler; Göç Destanı Uygurlar dönemlerine
aittir.
Oğuz Kağan Destanı'ndaki Oğuz Han'ın, büyük
Hun hükümdarı Mete olduğu genellikle kabul edilmektedir. Destan, Mete'nin
diğer kavimler ve devletler üzerine yaptığı seferleri
anlatmaktadır.
Bozkurt Destanı'nda, düşman baskımna uğrayan
Aşına boyundan bir tek çocuğun kurtuluşu ve bu boyun, kurtulan çocuk
sayesinde varlığını devam ettirişi dile getirilmektedir.
Ergenekon Destanı ise, düşman karşısında
kırılan Göktürklerden sadece iki prensin sağ kalışı;
bun
lann, kadınlanyla birlikte tutsaklıktan
kurtuluşu ve "Ergenekon" adını verdiklcri, insan ayağı değmemiş bir yere
sığınışları ifade edilmektedir. Göktürkler, burada dört yüz yıl yaşayıp
çoğalmışlardır. Sonunda aayılan o kadar artmıştır ki, Ergenekon'dan çıkış
yollan aramak zorunda kalmışlardır. Demirden bir dağı eritip kendilerine
yol açmışlar, kağanlı ve illi bir topluluk haline gelip düşmanlannı
yenerek öclerini almışlardır.
Göç Destanına gelince: Bu destanda, ülkedeki
kutsal sayılan bir kayanın Çinlilere verilmesi üzerine uğranılan
felaketler, bunun sonucunda büyük bir göç hareketinin başlaması ve yeni
bir yurt edinilmesi hikaye edilmektedir.
BOZKURT
Bu dört destandaki ortak ve temel motif
"Bozkurtur. Bozkurt, seferleri sırasında Oğuz Han'a yol gösterip
kılavuzluk yapmış, Oğuz Han'ın ordulan bu sayede zaferler
kazanımştır.
Bozkurt Destanı'nda, ayakları ve kollan
kesildiği halde hayatta kalan genci dişi bir kurt besleyip yaşamasını
sağlamış, yeni bir düçman baskınmda bu genci deniz aşın bir yere, Altay
Dağlan'na kaçınp kurtarmıştır. Dişi kurt, gençle evlenip on oğlan
doğurmuştur. Bu çocukların büyüyüp çoğalması ile Aşına boyu eriyip
gitmektenkurtulmuştur. Hükümdar olan Aşına, kurdun hatırasını
unutmadığını göstermek için, çadırının önüne kurt başlı bir bayrak
diktinniştir.
Ergenekon Destanı'nda da, Bozkurt, demir dağı
eritip çıkan Türklere yol göstermektedir. Çıkıştan sonra, Türklerin ilk
hükümdan da Börteçene (Bozkurt) adını almıştır.Göç Destanı'nda, ana
yurtlarmdan ayrılmak zorunda kalan Uygurlara, göç sırasında bir Bozkurt
yol göstermektedir
Bu destanlarda, Bozkurt'un şu temel
nitelikleri öne çıkmaktadır:
1. Neslin devamım sağlamak,
2. Türklere rehberlik etmek,
3. Türkleri felaketlerden
kurtarmak.
Unutmamak gerekir ki, bir milletin yüz
yıllarca tarih sahnesinde kalabilmesi, ancak bu sayede mümkün olabilir.
Yani, bir millet, varlığını sağlam ve diri olarak muhafaza edebilmeli,
millî bir rehbere sahip olabilmeli ve başına gelecek her felaketten
kurtulmasını bilebilmelidir.
Türk destanlanndaki ışık, kutlu dağ, Bozkurt
gibi motifler, hiç şüphesiz birer semboldür. Bozkurt hayatiyetin, millî
rehberin, kurtuluşun (hür ve bağımsız yaşamanın) sembolü olmuştur. Yine
kolayca tahmin edilebilir ki, tarih öncesi ve sonrası pek çok millî
kahraman, Bozkurt sembolü ile temsil edilmiştir. "Aşına'nın hem Bozkıırt
anlamına gelmesi hem de Hun ve Göktürk hükümdarlık ailesinin adı olması
tesadüf değildir.Bozkurt'tan türemiş olmak inancı, Türklere uzun
çağlar boyunca büyük bir gunır, itimat, emniyet ve geleceğe güvenle bakma
duygusu venniçtir. Yine Türklerin dar zamanlannda millet hayatanda büyük
etkisi olacak hareketlere girişileceği Bozkurt onlara yol
göstermekte, eşi bulunmaz şekilde rehberlik etmektodir. Türk'ün başı çok
sıkıştığı zaman Bozkurt'un meydana çıkarak onu kurtarması, evladı üzerine
şefkatle eğilen bir anababa duygusunu hatırlatacak ftlçüde derin bir mana
taşımaktadır. Sanki Bozkurt, manevî bir filemden Türk milletinin akıp
giden hayatını devamlı olarak takip etmekte ve çaresiz kalmdığı zaman
ortaya çıkarak onlara yol göstermektedir. Bütün bunlann gösterdiği gibi,
milletin büyümesi, güçlenmesi ve yayüması için takibi gereken metodlan
destanlar maddî unsurlarla ifade etmektedir. "Bozkurt" bu unsurların biri
ve en önemlisidir.
Eğer, Birinci Dünya Savaçı'ndan sonra Türk
topraklarının işgaline karşı girişilen Millî Mücadele, destan çağlannda
cereyan etmiş olsaydı, Kurtuluş Destanı'nda mutlaka bir "Bozkurt* motifi
bulunacaktı. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya çıkışından itibaren Millî
Mücadele'nin öncüsü ve en baştaki teşkilatçısı olmuş, bu niteliği ile bir
"rehber" vazifesi görmüştür. Daha sonra, Büyük Zafer'in kazanılması ve
istilacı düşmanın denize dökülmesi ile "kurtarıcı" (müncî) durumuna
yükselmiştir. Nihayet, inkılapları ile çağdaş, ileri, milliyetçi Türk
nesilleri yetiştirme gayreti, onun, Türk milletinin bekasını sağlamaya
yönelik amacını göstermektedir. Kendisine teklif edilen soyadları
arasından "Atatürk'ü seçmesi ise, onun, gelecekteki Türk nesilleri
tarafından "ata" olarak anılma arzusunun işaretidir. Böylece
rehber, kurtancı ve ata niteliklerini kendisinde birleştirmiştir. Bu
sebepledir ki, bazı yabancı mualifler tarafından derin bir sezgi ile
"Bozkurt" olarak isimlendirilmiştir.
Burada, Türkçülüğün aslî nnsurlarını
hatırlayalım. Bu unsurlar, birlik ve bütünlük, hür ve bağımsız yaşamak,
Türk varlığının, gittikçe güçlenerek, sonsuza kadar devam ettirilmesi azim
ve iradesi, başka bir deyiçle millî ülküsüdür.Şu halde "Bozkurfta
sembolleşen düşüncelerle Türkçülüğün hedefleri tam bir ayniyet içinde
bulunmaktadır. Bunun içindir ki, Bozkurt, aynı zamanda Türkçülüğün de
sembolü olmuştur.Sonuç olarak, Bozkurt, Türk destanlarındaki müstesna
mevkii kadar, Türkçülülc tarihinde de saçkin bir yere
sahiptir.